Bu er(İyİ)şin sonu buharlaşma
Vaktiyle, memleketin birinde, akıl hastanesini teftiş eden bir başhekim, sağa sola zıplayan hastaları işaret ederek görevlilere sorar: “Nesi var bunların, niye zıplıyorlar?”
Doktorlardan biri; “bunlar kendilerini patlamış mısır zannediyorlar efendim”diye cevaplar.
Arkadaşları hiç durmadan zıplarken, bir köşeye oturmuş onları seyreden bir hasta, başhekimin dikkatini çeker. Başhekim, iyileştiğini düşündüğü bu mülayim hastaya sorar: “Sen niçin zıplamıyorsun?”
Hasta boynunu büker ve başhekime şöyle der: “Ben tavaya yapıştım…”
Sizin de burnunuza bir yanık kokusu geldi değil mi? Bugünkü yazımızda; tavaya yapışanlardan, eli kepçeli milli şelerden ve ocağın altını harlayanlardan bahsedeceğiz:
Bahçeli muhalifi eski Mhp’liler, Akşener liderliğinde birleşmiş ve İYİ Parti’yi kurmuşlardı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun İYİ Parti’ye vekil yardımıyla başlayan ittifak, 2019 yerel seçimleriyle pekişmiş, “Altılı Masa” gibi Türkiye siyasi tarihinde daha önce benzeri görülmeyen bir oluşumu netice vermişti.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem hedefiyle hazırlanan Anayasa Taslağı ve Altılı Masa’nın ortak mutabakat metni; demokrasi karnesi kırıklarla dolu olan milliyetçiler hakkında “acaba iyileşmeye mi başladılar” diye hepimizi düşündürmüştü.
Ancak hali hazırdaki vaziyet gösterdi ki “iyileşti” sandığımız İYİ Parti, meğerse “tavaya yapışmış.”
Cumhurbaşkanlığı seçimine çok az bir vakit kala, “kazanacak aday” bahanesi ile masayı deviren Akşener, şimdilerde ise eski dostlarına bir bir savaş açıyor.
Yerel seçimlere “özü başına” katılmaya karar veren Akşener, bir vakitler “kazanacak aday”dır diyerek ringe çıkarmak istediği İmamoğlu ve Yavaş’a kroşeler sallamaya başladı.
Bir siyasi partinin evvela kendi menfaatini düşünmesi doğaldır ve siyasetin tabiatına uygundur.
Ancak meseleye menfaat cihetiyle baksak dahi, bir siyasi partinin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde başka bir partiyle ittifak yapması, onu iktidara getirmesi ve bir-iki önemsiz bakanlık kazanmasındansa, yerel seçimlerde ittifak yapıp yüzlerce belediyeye tek başına sahip olması menfaatine daha uygundur.
Dün, daha az menfaati varken ittifakın içinde olan İYİ Partinin, bugün daha fazlasını elinin tersiyle reddetmesi, evvela “özü başına” sloganıyla ters düşüyor.
Türkiye’de ne zaman yeni bir siyasi parti kurulsa, siyaset ısınır, seçmen; “acaba” demeye başlar. Ancak çok geçmeden anlaşılır ki “o parti de iyileşmemiş, tavaya yapışmıştır.”
Tavaya yapışan yeni model siyasi partiler mevcut iktidarlara son vermek misyonu ile sahneye çıkmış olsalar da aslında icraatları en çok iktidarlara fayda sağlar. Demek, yeni model siyasi partiler “tavaya yapışsınlar” diye ocağın altını harlayan “birileri” var.
Hali hazırda birileri ocağın altını harlarken, mutfaktaki millî şeler de “tavayı kazımak” bahanesiyle, metal kepçelerini tavaya daldırdılar. Böylece hürriyet yemeğinin tadı bozuldu ve millet zehirlendi.
Reşat Nuri Güntekin; “İnsan, yedisinde neyse yetmişinde de odur! Fakat yedisinde neyse, 17’sinde, hatta 27’sinde, pek o kadar ‘o’ değildir. Ancak 40’a doğru tekrar yedisindekine benzemeye başlar.” der.
Yedisinde MHP’DE siyaset yapan Akşener ve arkadaşları, 17’si ve 27’sinde ideolojilerini Altılı Masa gibi demokratik bir havuzun içinde eritmeyi başarabilselerdi, yedisiyle yetmişleri farklı olacaktı.
Ancak onlar bir havuzun içinde erimek ve havuza karışmak yerine tavada erimeyi seçtiler.
Bu er(iyi)şin sonu ise buharlaşma.