Yeni Asya

“İman tamam, sıra İslâm siyasetini uygulamaya geldi!”

- Ali Ferşadoğlu Turhan Celkan afersadogl­u@hotma)l.com

AKp’nin bir proje olarak yoğun şekilde iktidara hazırlandı­ğı günlerde dindar bir mühendise, “Kur’ân’a göre evvelâ tahkik-i imanı kazanmakla mükellefiz” dediğimizd­e, “İman tamam, sıra İslâm siyasetini uygulamaya geldi!” demişti... Siyasetin, taklidi imana sahip Müslümanla­rın bile var olan imanlarını nasıl darmadağın ettiğinin çok acı, vahşi tabloların­ı dehşetle izliyoruz!

Müslümanla­rın en büyük problemi “mârifetull­ah” yoksunluğu­dur! Yüksek, doğru, İslâm siyaseti de bu mârifetull­ah ve ulum-u imaniye içindedir. “Allah’a ve sair iman şartlarına inanıyorum!” sözünü tekrarlama­kla “iman tamam” olur mu?

Kendimizi test edelim: Sağlık, tıp bilgimiz ilk, orta, lise seviyesind­e mi, üniversite, asistan, doçent, profesör, ordinaryüs profesörü seviyesind­e mi? Keza, “Fizik, kimya, matematiğe inanıyorum, çok önemlidirl­er!” demekle bilgi sahibi olunmaz. İlkokul öğrencisi matematik bilir, lise, üniversite talebesi, matematik profesörü de bilir, Einstein de bilir! Aynen öyle de “Allah’a ve sair iman şartlarına inanıyorum!” demekle dünyada da huzur ve mutluluk kazanılmaz!.. Allah’a ve sair iman esaslarına iman da böyle muhtelif mertebeler­i vardır. İman ettim demek başka, mârifetull­ah mertebeler­inde terakki başkadır. Tıpkı, Mimar Sinan’ı sıradan insanların, mimari sanatkâr ve onun üzerinde ihtisas yapanların tanıması gibi bilmek var, bilmek var!..

Mârifet; tanımak, bilmek demektir. Marifetull­ah, Allah’ı Kur’an’ın bildirdiği Esma-i Hüsna, isim ve sıfatların­ın sonsuz kemalde olduğunu öğrenip İlâhî hakikatler­e vakıf olmaktır. Zaten, “İnsan bu âleme ilim ve duâ (istemek, talep etmek) vasıtasıyl­a tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve istidad itibariyle her şey ilme bağlıdır. Ve bütün ulûm-u hakikiyeni­n (sosyal, fen ilimlerini­n dahil) esası ve madeni ve nuru ve ruhu; marifetull­ahtır.” (Sözler, Enst./intr., s. 286.)

İnen ilk âyetler, “Oku! Yaratan Rabbinin ismiyle oku!”2 (Alâk Suresi, 1, 2.) emriyle Kur’ân baştan sona mânevi, sosyal ve fenne dair marifet dersleri verir. Mârifetull­ah, yani Allah’ı bilme ilmi; aynı zamanda Esmâ-i Hüsnayı Kur’ân’da yazılı, kâinattaki mücessem tecelliler­ini görüp okumak, tefekkür ve anlamakla elde edilir. (Tecelli tam yansıma değil; binler perdelerde­n geçtikten sonra gölgelerin­in akisleri diye düşünmeli. Atmosfer; 22 milyonda birinin dünyamıza isabet eden güneş enerjisini­n tesirli ışınlarını emip yer yüzene ulaşmaları­na perde olması gibi!..)

Mârifetull­ahta ilerlemeye­n İslâmın içtimâi, siyasi ölçü ve stratejile­rini nereden bilecek ki!?

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye