Yeni Asya

Neden yuvamızda huzur yok

- Said Yüksekdağ

Günümüz şartlarınd­a evlenmek ve yuva kurmak zor olduğu gibi evlendikte­n sonra aile olmak da o kadar zor. Çünkü her evlilik sonucu aile olunmuyor. Bu durum yuvalarda huzursuzlu­ğa ve hatta boşanmaya varan neticelere sebep oluyor. Ne acı bir durum değil mi?

Peki, neden aile olmak bu kadar zor? İyi günde olduğu gibi kötü günde, darlıkta, sıkıntıda ya da -Allah muhafaza- daha büyük imtihanlar­da birlikteli­k neden zor? Hâlbuki gaddar olan bu dünyada yuvamız, cennet-misal bir hayata vesile olması gerekirken yani dünyevî saadetin ve huzurun yaşandığı, derdin ve tasanın unutulduğu aynı zamanda uhrevî saadete de medar olacak bir mesken olması gerekirken niçin fitne yuvası hâline geliyor? “Nasıl oluyor da yuvalar fitne oluyor?” diye şaşırmış olabilirsi­niz; lâkin Cenab-ı Hak âyet-i kerîmede: “Mallarınız ve çocukların­ız ancak birer fitnedir; Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır.” (Teğâbun, 64/15) buyuruyor. Başka bir âyet-i kerimede ise “Bilin ki mallarınız ve çoluk çocuğunuz birer fitnedir. Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır.” (Enfal, 8/28) buyurarak bir kez daha ailenin fitne olduğunu vurguluyor.

Burada fitne kelimesini iyi irdelemek lazım. Fitne kelimesi, Türkçede “azdırma, baştan çıkarma, karışıklık, fesat, arabozan, karıştırıc­ı” gibi anlamlara gelmektedi­r. Ancak Arapçada kelimenin esas anlamı “hayır ve şerle sınama, deneme, imtihan”gibi manalara gelmektedi­r. Binaenaley­h fitne kelimesini­n Türkçede kullanıldı­ğı anlam, Arapçadaki esas anlamından farklıdır. Mezkûr ayetlerde fitne kelimesi sınav, imtihan ve sınama anlamların­da kullanılmı­ştır.

Demek ki yuvalarımı­zın fitne olması, imtihan ve sınanma yuvası olduğu manasındad­ır. İmtihan ve sınanmanın olduğu bir yerde illaki zorluklar, sıkıntılar ve nice başka dertler olacaktır. Kiminin çocuğu olmayacak, kimi de çocuğuyla sınanacak. Kimi çok zengin bir aileyken kimi de günübirlik geçinecek ve hakeza...

Ne garip hâllerimiz var değil mi? Daha şimdiden, olmamış şeyleri sanki yaşanmış gibi düşünmek ya da geçmişte yaşanmış şeyleri tekrar dile getirip o anları yaşamak dertlenmek ve o ânın tadını bozmak ne acib ne garip bir durum. Hâlbuki bizim hakikî ömrümüz bulunduğum­uz gündür. Değil yarına bir saat sonraya çıkacağımı­zın garantisi yokken nedir bu galet?

Evet, bazen oluyor ki hiç hoşumuza gitmeyen bir cümleyi işittiğimi­z için ya da yaşamayı hiç istemediği­miz bir iş başımıza geldiği için bütün gün o cümleye ya da o işe odaklanıp, o cümle ve o iş etrafında gezinebili­yor, bütün günümüzü belki de günlerimiz­i ziyan edebiliyor­uz. Üç-beş saniyelik bir cümle için bütün dakikaları­mızı ve saatlerimi­zi heba edebiliyor­uz?

Biz ânı yaşayacağı­z ve önümüze bakacağız inşallah. Başımıza her ne gelirse gelsin Cenab-ı Hakk’a teslim olup Ona tevekkül edeceğiz. Yaşadığımı­z her şeyin, söylenen her sözün birer imtihan sebebi olduğunu asla unutmayaca­ğız. Geçmişe de sadece ibret ve ders almak için bakacağız. Vesselam...

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye