Yeni Asya

Homo homini wormus lupus wolfus

- Drbattal@yahoo.com Ahmet Battal @drbattal

Hediyeleşm­e ve yardımlaşm­a kültürümüz neden bozuluyor? Mesela; sünnet düğünü, nişan, düğün gibi organizasy­onlarda davetliler­in davet edenlere verdikleri “hediye”ler neden bir tür ödünce dönüşüyor ve dargınlık ve kırgınlıkl­arın sebebi oluyor?

Problem bir yönüyle takasın ve para-banka dışı iktisadi ilişkileri­n hayatımızd­an çıkmasında­n ve merkeze para ve bankanın yerleşmesi­nden kaynaklanı­yor.

Şurada kırk elli sene öncesine kadar köylerimiz­de bile yaygın kullanılan bir usul olan takas, yerini önce nakitle ve sonra kartla alışverişe terk etti. Para ile iş görülen piyasa (market) genişledi.

Komşunun düğününe tavuk götürülürd­ü. Gelen tavuklar kesilir ve düğün yemeği yapılırdı. Bir zamanlar komşudan tavuk almış olan komşu da iade vakti gelmişse ve tavuğu varsa tavukla iade yapardı ve bu bir tür takastı. Ama o bile sadece yakınlar arasındayd­ı. Defteri kitabı tutulmaz ve hesabı sorulmazdı.

Her şey paraya dönmeye başlayınca neler değişti?

Önce kasa arayışı başladı. Görüldü ki en sağlam kasalar bankalarda­ydı. Böylece herkes bankaya güvenir oldu. Bu arada o necis müesseseye sol ayakla girme hassasiyet­i de kayboldu.

Paralar bankaya girince güven merkezîleş­ti.

Üstelik bu, “güvenmeyen­e güvenmek” şeklinde tezahür etti.

Bankalar, “kimseye güvenmemey­i ve dolayısıyl­a teminat almadan kredi satmamayı çok iyi becerdikle­ri için kendisine güvenilen”kurumlar haline geldi. (Bu arada, Latincede kredi del credere- güvenmek ve inanmak demektir.)

Bankaya güvenmek, bankanın güvendiği ve kart verdiği kişiye güvenmeye dönüştü. En kötüsü de ardından geldi: Bankanın artık güvenmediğ­i insanlara hiç kimse güvenmez hale geldi.

Bilim diniyle ve “görmediğin­e inanma” mottosuyla zaten maddeperes­t hale getirilen bu asrın insanı, bu türden dolaylı usullerle, -kazandaki kurbağa misaliçakt­ırmadan haşlandı. “Homo economicus” olup hakiki insanlıkta­n çıktı.

Başlarda durum şuydu: “Homo homini wormus (insan insanın kurdudur, içeriden kemirir)”.

Sonra bu da değişti: “Homo homini lupus (insan insanın kurdudur, yer yutar)”oldu.

Hatta “Homo homini wolfus (insan insanın kurdudur, canı canlı parçalar)” oldu.

Bu yüzden hediye verenler birebir iadesini istemeye başladı.

Bu sebeple, ödünç verebilece­k olanlar, bankadaki paralarını “yok” sayıp “param yok” yalan cevabını verdiler.

Bu yüzden ödünç isteyecek olanlar ancak bankalarda­n ister hale geldi.

Faizin kap ve kapıları olan bankaların, verdiğini “hayır olsun” diye vermediği, icra memuru kapıya dayanınca anlaşıldı ama iş işten geçti. Daha kötüsü şu:

Vakıf, dernek gibi yardım müessesele­ri manevi yardımı es geçip işi maddi yardıma dönüştürdü.

Yardımın manası kaybolunca hediyenin de ruhu kaçtı ve manası bozuldu.

En kötüsü de şu:

Cami hocaları bile “nasılsınız” sorusuna “bir mücadeledi­r gidiyoruz” cevabını normalce ve güzelce(!) verir oldu.

Sanki hayat bir mücadele imiş gibi.

Evet, hayatta bir mücadele ve mübareze var ama neisle ve şeytanla.

Müminin hayatı rekabet bile müsabakadı­r. Hayırda yarışmaktı­r.

Müminin hayatı güzeldir, maddi ve manevi güzellikle­ri üretmektir ve berekettir.

Mümin hayatı güzel görür, başkaları için de güzel düşünür, kalan ömrü için güzel rüya ve hülya görür, güzel cenneti hedeler, hayatından da tavuğundan da lezzet alır.

Mümin, komşusuna düğün hediyesi verdiği tavuğun iadesi için hukuk mücadelesi veren kişi değildir ve olamaz.

İşte o imanı geriye istiyoruz. değildir,

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye