31 Mart seçimlerine doğru
Risale-i Nur, Kur’an ve Sünneti Seniyye’nin bu zamandaki iman, ibadet, ahlak, ukubat (hadler, cezai müiyyideler) başta olmak üzere içtimai, siyasi ölçü ve stratejilerini de ortaya koymuştur. Böyle muhteşem bir tefsir, “İhsan-ı İlahi tarafından omzlarına konduğuna” göre bu hakikatleri topluma ulaştırmak için güzel örnek olmak mükellefiyetindeler.
Kur’an, istibdat, baskı ve diktatörlüğe karşıdır. Çünkü, “İstibdat, baskı zorbalıktır, keyfi işler yapmaktır, güce dayanarak zorlamaktır, tek görüştür-alternatif fikirlere yer verilmez-sû-i istimalata gayet müsait bir zemindir, zulmün temelidir, insaniyeti mahvedenidir. Sefalet derelerinin en aşağılarına atan, İslam alemini ihtilafa sokan, kutuplaştıran, bölen, parçalayan, bölücülüğü, kutuplaştırmayı alem-i İslâmiyeti zillet ve sefalete düşürttüren ve kin ve düşmanlıkları uyandıran… istibdattır.”1 Bu şablonu AKP’YE vurursanız tam örtüşmüyor mu?!
Şu stratejileri de anlamamız, uymamız, anlatmamız ve uygulanmasını istememiz gerekir: “İstibdat, zulüm ve tahakkümdür. Meşrutiyet (adalet, meşveret, demokrasi, parlamenter sistem), adalet ve Şeriattır...”2 “İstibdat ne şekilde olursa olsun, meşrutiyet libası giysin ve ismini taksın, rast gelsem sille vuracağım.”3 “Meşrûtiyet ile sû-i istimâlâtın ekser yolları münsed (setlenmiş, kapalı); istibdatta ise açıktır.”4 Astronomik rakamlara dayanan yüksek enlasyon, faiz ve vergilerle malımızı çalan kim; hırsız ki? İşte Üstadınız onları deşifre etmiştir:
“Reisleriniz malınızı ceplerine indirip hapsettikleri gibi, akıllarınızı da sizden almışlar veya dimağınızda hapsetmişler.”5 Üstad Bediüzzaman, “Riyaset-i şahsiyenin kat’iyen aleyhindeyim.”6 Yani, şahsa, kişiye dayalı yönetim sistemine, şekline kesinlikle karşıyım demiyor mu? Hangi akıl ile, adalet/hukuk, eğitim, sosyal barışı olduğu gibi ekonomiyi de çökerten Türk tipi müstebit ucûbe “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni destekleyebiliriz? “Rûh-u meşrûtiyet (meşrutiyetin, demokrasinin ruhu, özü), şeriattandır; hayatı da ondandır.”7 Ve, “Cumhuriyet ve demokrat mânâsındaki meşrutiyet ve kanun-u esasî denilen adalet ve meşverettir.”8 demedi mi?
Şu halde aynı kaynaktan beslenler-ciddan anlayarak ve kabul ederek okuyorlarsa-içtimai, siyasi meselelerde de fikir birliğine varmak mecburiyetinde. Ki, bu ölçüler yoruma dayalı değil, apaçık ifadelerdir.
“Üstad Bediüzzaman’ı seviyorum!” diyen ona ittiba etmeli değil mi? “Siyasi duruş” Üstadın içtimai, siyasi ölçülerine göre olmazsa Sözler’e ihanet olmaz mı?
D pnotlar: 1-bknz., Beyanat ve Tenvirler, Enst./inter., s. 46.; 2-Divan-ı Harb-i Örfi, s. 23.; 3Age, s. 40.; 4-Münazarat, s. 39.; 5-Tarihçe-i Hayat, s. 77.; 6-ESDE, Nutuk, yeni tanzim, s. 196.; 7-Münâzârât, 8-Divan-ı Harb-i Örfî, s. 69.