Israfın sahtekârlıkla savunulması
Bilindiği gibi ekonomik çöküşte sırf seçim propagandası hesabına bir kişinin 55 milyon dolarlık biletle birlikte toplam 70 milyon dolara mal olan“uzay seyahati”israfına dair bir yığın yorum yapıldı.
Özellikle uzaya gönderilen astronotun yer çekiminin olmadığı uzay aracı içinde kurulan canlı bağlantıda Cumhurbaşkanı’na medhiyeler dizdikten sonra yukarı çıkarken, elinden bıraktığı mikrofonun bütün dünyanın gözü önünde yere düşmesi tuhalığı dikkatleri çekip çokça tartışıldı.
Bundandır ki her ne kadar “milli uzay programı’ kapsamında‘türk uzay yolcusu ve bilim misyonu”olarak sunulsa da Abd’nin Florida’daki Kennedy Uzay Merkezinden fırlatılan Spacex’e ait uzay aracıyla yapılan“seyahat”e 1 milyar 129 milyon lira harcanması kamuoyunda tepkiyle karşılandı.
Bu durum, daha önce -Almanya’da 9 bin makam aracına mukabil- devletteki 115 bin makam aracına harcanan on milyarlarca lira sarfına ek olarak, Hazine ve Maliye Bakanı’nın Cumhurbaşkanı, bakanlar ve bürokratlara kiralık dahil 471 taşıt tahsisini“çerez parası”küçümsemesine benzetildi.
İktidardakilerin onca “uzay fethi” nutuklarına, “yandaş meya”nın yoğun dezenformasyonlarına, maaşlı trollerin asparagaslarına rağmen, bir“personel”in uzay seyahatine yapılan bunca masraf milletin vicdanında mâkes bulmadı.
Bilhassa Türkiye Uzay Araştırma Başkanı’nın “Seçil Erzan operasyonunda bu kadar parayı ele geçirdik, bu para bir şey değil” diye bu masrafı az gören çıkışı, Türkiye’de sahtekârlık operasyonlarında bundan daha fazla para çalındığının, sosyal medya fenomenlerine, dolandırıcılara on milyarların kaptırıldığının ikrarı olurken, milletin malını savurmanın, israfın sahtekârlıkla savunulması garabeti olarak kayıtlara geçti.