Astrofizikçi Prof. Ross: Bir Yaratıcı kâinatı dizayn etmiştir
Tüm fenler ve matematik, ihtimal hesaplarıyla Halik-ı kâinatı ispat ediyor: Havaya atılan madenî paranın yazı ve tura gelme ihtimali eşittir, yani ikisinin de gelme ihtimali yarımdır. Altışar yüzü olan iki zarın, ikisinin de aynı sayıyı gösterme ihtimali 6X6=36’da bir ihtimaldir. Okuma yazma bilmeyen birisini veya bir maymunu daktilo başına oturtsak, A harfi yazma ihtimali 29’da birdir. “At” yazma ihtimali, 29 kere 29’da birdir. Darwin yazma ihtimali 29 üstü 6 gibi çok büyük sayıda birdir. Bu, zaman bakımından da imkansızdır.1 Şu halde, bilim de bütün branşlarıyla tek ve ezeli bir Yaratıcı’nın varlığını kabul ediyor.
İnsan aklına, iradesine ve gücüne dayalı basit bir “masa”nın kendi kendine meydana geldiğini; bilgisayar veya robot gibi cihazların tesadüfen programlandığını ve bunları sebeplerin ve tabiatın çalıştırdığını kimse düşünemez.
“Tabiatı tabiat yaratmış, kendi kendine olmuş” batıl anlayışı fen ilimleri tamamen çürütmüştür. Toronto Üniversitesi’nden ünlü astrofizikçi Prof. Hugh Ross, tabiatperestliğe indirilen darbeyi şöyle seslendirir: “Eğer zaman ve madde patlamayla birlikte ortaya çıkmışsa, o zaman kainatı meydana getiren nedenin, evrendeki zaman ve mekandan tamamen bağımsız olması gerekir. (Zira, zakan ve mekan patlamadan sonra oluşturuldu) Bu bize Yaratıcı’nın evrendeki tüm boyutların üzerinde olduğunu gösterir. Akıllı ve üstün bir Yaratıcı kâinatı yoktan var etmiştir. Akıllı ve üstün bir Yaratıcı kâinatı dizayn etmiştir. Akıllı ve üstün bir Yaratıcı dünya gezegenini dizayn etmiştir. Ve yine akıllı ve üstün bir Yaratıcı hayatı tasarlamıştır.2
İşte; atomlardan galaksilere kadar kainatın sayısız zıt varlıkları arasındaki şaşırtıcı düzen, kudreti sonsuz Yaratıcının varlığını gösterir. Eğer iki ilâh olsaydı nizam ve intizam bir dakika sürmez, bozulurdu. Şu kesin yargıya varabiliriz: Atomdan hücreye, hücreden uzuvlara, insana, unsurlara, galaksilere kadar birbirine bağlı şu sanatlı varlıkların ve muhteşem kainat kitabının bir yazarı, bir mimarı, bir sanatkârı olmalıdır. O da, isim ve sıfatları sonsuz olan yüce Yaratıcıdır.
Son cümlemizi şöyle bağlayalım: İnsan kadavrası kendi kendine oluşabilir mi, tabiat yapabilir mi, tesadüfen veya sebepler vasıtasıyla meydana gelebilir mi? Elbette hayır! Öyle ise, insan iskeletini yapan, ona ruh ve duygu veren sonsuz isim ve sıfatlar sahibi birisi vardır. O da Kadir-i Mutlak’tır.
D pnotlar:
1-E. Borel, İhtimaller ve Hayat (çev. İ. Erbaş) Milli Eğitim Basımevi, İst, 1966.; 2-Yeni Asya, 9.08.2001.