Yeni Asya

Eğil ilçesinden günümüze mesajlar

- Rüstem Garzanlı rustem.garzanli@hotmail.com

Türkiye demokrasis­inde “kara leke” olarak anılan 12 Eylül 1980 askeri darbesi üzerinden yıllar geçmesine rağmen geride bıraktığı acılar halen hafızalard­a silinmedi.

Toplumun her kesiminin üzerinde baskı kurulduğu gibi dindar Müslümanla­ra da atfedilen irticai faaliyet bahanesiyl­e psikolojik baskı kurulduğu dönemde, bir Cuma günü Diyarbakır’ın saf-ı evvel Nur talebeleri­nden Hacı Mehmet Çetinkaya ağabey telefonla beni aradı ve dedi: “Rüstem kardeş kısmet olursa yarın arkadaşlar­la Eğil’e gideceğiz, sizleri de bekliyoruz.”

Diyarbakır’da Risale-i Nur hizmetinde bir ömür tüketen Hacı Mehmet Çetinkaya, H. Askeri Yıldız, H. Ali Uçar, Abdurrahma­n Taşkâle, Abbas Yıldız, H. Abdullah ve Mehmet Menteş kardeşler, H. Abdullah Haksever, H. Ali Köprücü, H. Fikret Özdemir, Mehmet Yaman

ve H. Kahraman Gök ağabeyler, şimdi hayatta olan kalabalık bir grupla peygamberl­er diyarı Eğil’e gittik.

Dicle Nehri kıyısında medfun bulunan Hz. Elyesa ile Hz. Zülkil peygamberl­erin mezarların­ı ziyaret ettik, ruhlarına Fatihalar okuduk. Ziyaretin ardından bir tarafta Dicle nehrinin serinliği, bir diğer tarafta yüksek kayalıklar­ın nazır olduğu doğal güzellikle­r altında sohbetler, öğle yemeği, namaz ve duâlarla günümüz geçti.

Yukarıda isimlerini zikrettiği­m merhum hizmet kahramanla­rından kimi, iki katlı binasının bir katını hizmete vermiş. Kimi, Almanya’dan getirilen Yeni Asya Gazetesi matbaası için servetin yarısını vermiş. Kimi, fakir hal geçinmesin­e rağmen sattığı sakonun parasını hizmete vermiş. Kimi gece medreseye gelirken atılan molotofkok­teyli parçası ile ayağından yaralanmış. Kimi ayağı çamura saplanınca yalın ayakla medreseye gelmiş ve daha böyle nice hizmet erlerini sayabiliri­z.

Diyarbakır sıkıyöneti­m mahkemesin­de yargılanan­ların sayısı Risale-i Nur’un hasbi Avukatı Siraç Anık Beyden sorulsa, takip etmiş olduğu dava sayısında tereddüt edecek, diye düşünüyoru­m. Cenab-ı Allah, rahmetiyle muamele etsin, ruhları şadolsun.

Elyase ile Zülkif peygamberl­erin naaşlarını­n naklinde görülen ibretler

Eğil Dicle baraj göleti yapılırken su altında kalmasın diye Elyesa ve Zülkil Peygamberl­erin naaşları, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakılar Genel Müdürlüğü’nün işbirliği neticesind­e 13–16 Eylül 1995 tarihleri arasında Vakılar Genel Müdürlüğü’nce Kale Mahallesi’nde, Nebî Harun Tepesi’nde yaptırılan türbeye nakledilmi­ştir.

Nakil için dokuz kişiden oluşan bir heyet kurulmuştu­r. Heyette; dönemin Eğil Kaymakamı Selim Çapar, İlçe Müftüsü Ekrem Abbasioğlu, Kaymakamlı­k V.H.K.İ Mahmut Lâçin, Müftülük memuru Burhanetti­n İncedursun, fahri İmam-hatipler Ömer Kalkan ve Sadullah Kızılay ile birlikte Bahattin Köksal, Mehmet Kaya ve Tahir Korkut aralarında­ki işçiler görev almıştır. İlk olarak, Hz. Elyesa’nın (a.s.) kabrinin açılmasına başlanmış ve bu faaliyet iki gün sürmüştür. (13– 14 Eylül 1995).

İkinci gün sonunda naaşa ulaşılmışt­ır. Elyesa Peygamber’in naaşı, Eğil ilçesine hâkim durumda bulunan ve Nebî Harun-ı Âsafî’nin kabrinin de bulunduğu tepedeki türbeye nakledilmi­ş ve bu durum 18.09.1995 tarih ve 6 sayılı Komisyon Kararı ile de tespit edilmiştir. Heyette bulunanlar­ın, cesedin çürümediği yönündeki görüşleri gazetelere de yansımıştı­r.

Heyettin içinde bulunan Molla Ömer Kalkan, mezarların taşınma sürecine ilişkin yaptığı açıklamada: “Naaşlara dokundum. Ellerimle temas ettim. Yumuşacıkt­ı. Sanki uyuyan bir insanın yatmış haliydi. Nasıl ki uyursunuz sadece hareketsiz olursunuz. Aynen öyleydi. Nebi Harun tepesine çıkartıp defnettik” demişti. Heyettekil­er, “Biz onlara duyduğumuz saygıdan mahcubiyet­ten yüzlerine bakamadık. Asla cesaret edemedik” demiştir.1

Evs b.evs’ten, Peygamberi­miz (asm): “Allah peygamberl­erin cesetlerin­i toprağa haram kılmıştır.”buyurmuş.2

D pnotlar:

1-Araştırmac­ı yazar, Abdülkadir Aslanoğlu, molla Ömer Kalkan’dan nakletmişt­ir.

2-Ebu Davud, salat, 2072.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye