Işte bir kaç örnek
Ekonomide dar gelirlilerin durumunu anlatmak için hep çay-simit hesabı yapılır. “Fakirin yiyeceği” olarak bilinen simide zam geldiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıllar önce yaptığı çay-simit hesabı hemen dolaşıma giriyor. Bir simit 10, bir çay 15 lira. 3 çocuk anne baba 5 kişilik bir aile üç öğün bunu yese, bir öğünde 125 lira. 3 öğünde 375 lira. Aylık 11 bin 250 TL. En düşük emekli aylığı 10 bin lira…
Erdoğan o tarihte, ‘Bu zalim yönetim, bu aziz millete bir bardak çayla bir simidi bile layık görmüyor. Bunların peşinden nasıl gideceksiniz? Elektrik, su parasını kim ödeyecek? Çoluk-çocuğun okul masrafını kim karşılayacak? İşte ekonomik durum bu?” diye soruyordu.
Yine Türk astronot uzaya gidince Erdoğan’ın “Bir tarafta 810 milyon insan en temel gıda maddelerine ulaşamazken, diğer tarafta büyük sermaye sahipleri birkaç dakikalık turistik uzay seyahati için 100 milyonlarca doları harcayabilmektedir” sözleri hatırlandı.
Ayasofya Camii’nin üst katına turistlerin 25 Euro bilet ile girebilecek olması“cami mi, müze mi?”tartışmalarına neden olurken, 11 ay önce Erdoğan katıldığı bir canlı yayında, SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na “Karamollaoğlu, ‘Ayasofya’nın bir bölümü müze olsun’ diyor. Yazıklar olsun sana” dediği arşivden hemen çıkıverdi.
Rahip Bronson, faiz, İsveç’in NATO üyeliği gibi örnekleri çoğaltmak mümkün. İşte bunun için atalarımız “Büyük lokma ye büyük söz söyleme”demişler. Özellikle siyasetçiler bin düşünüp bir konuşmaları gerekiyor. Yoksa arşiv unutmuyor. Gün geliyor önünüze çıkıyor.