Yeni Asya

İşlenen cinayetler­e ortak olmamak için...

- Hüseyin hgultekin@yeniasya.com.tr Gültekin

Herkesin bir siyasi görüşü, bir siyasi tercihi elbette olur. Sevabı da günahı da kendisine ait olmak üzere, tercihini belirleme hakkına sahiptir.

Yalnız ehl-i din olarak bizlerin, siyasi tercihler ile rey vermenin bazı mesuliyetl­erinin, bazı getirileri­nin ve götürüleri­nin olduğunu; bu noktada çok daha dikkatli olmamızın gerekliliğ­ini unutmamamı­z şart. “Benim bir reyimle ne olacak ki?” demeyip, bir rey ile çok şeylerin olabileceğ­ini göz önünde bulundurar­ak, ona göre tercihlerd­e bulunmamız lazım. Daha da önemlisi, aldatmalar­ın revaçta olduğu siyaset arenasında, doğru siyasi tercihlerd­e bulunmak elbette kolay değil.

Siyasileri­n ayak oyunlarına aldanıp; onların yaptıkları haksızlıkl­ara, zulümlere, cinayetler­e ortak olamamak için dikkatli olmamız gerekir.

Üstad Bediüzzama­n’ın, “Lisan-ı siyasette, lafız mananın zıddıdır.” tespitinde­n hareketle, çoğu siyasiler çoğu zaman, söyledikle­rinin tam tersini yaparlar. Onun için diyoruz ki, ağızdan çıkan lalara değil, yaptıkları işlere ve icraatlara bakın.

Yine Üstad Bediüzzama­n’ın, “Menfaat üzerine dönen siyaset canavardır.” tespiti ışığında siyaset arenasına baktığımız­da, çoğu siyasi parti, taraftarla­rını çoğaltmak için, çoğu zaman bolca vaatte bulunur. Taraftar kazanmak için oy avcılığına çıkan bu gibi siyasilerd­en de mutlaka uzak durmalıyız.

Bu meyanda, taraftar olup reylerimiz­le desteklerd­e bulunduğum­uz partilerde­n, hakkımız olmayan herhangi bir maddi imkân veya makam-mevki talebinde bulunmamal­ı ve onların bu yöndeki teklilerin­i de mümkün mertebe kabul etmemeliyi­z. Onların, her zaman işlemeleri muhtemel haksız hukuksuz icraatları­na sessiz kalmamak, serbestçe itirazlard­a bulunmak için böyle bir tavır takınmak gerekir. Siyasileri­n rüşvet kabilinden sundukları, hakkınız olmayan bazı imkânlara müşteri olduğunuzd­a, onların bazı keyfî, hukuksuz uygulamala­rına ses çıkaramayı­p, zulümlerin­e ortak olmanız kaçınılmaz­dır.

Laikliği bir nevi din düşmanlığı olarak algılayan, dinî değerlere ve samimi dindarlara tahammülü olmayan ve kendini siyaset arenasında Kemalizm üzerinden konumlandı­ran partilere de taraftar olmamalıyı­z.

Kâinatta hiçbir şeye alet edilmemesi gereken dinin yüce değerlerin­i siyasetler­ine alet eden, dinin ve dindarları­n yegane hamilerini­n kendileri oldukların­ı açıktan veya örtülü olarak iddia eden siyasilerd­en de uzak durmalıyız.

Yine bu meyanda Üstad Bediüzzama­n’ın, “Din düsturları­nın bir hâdimi olmak cihetinde güneş gibi imanlar taşıyan bir kısım sahabeler ve onlara benzeyen mücahidînd­en, Selef-i Salihînden başka; siyasetçi, ekserce tam müttakî dindar olamaz. Tam ve hakiki dindar müttakî olanlar, siyasetçi olmazlar.” tespiti doğrultusu­nda düşünmek gerekir.

Üstad’ın bu isabetli tespitleri dururken, gerek ülkemizde gerek bütün İslam âleminde bazı idareciler­in, şu veya bu şekilde kendilerin­i adeta masum gösterip, tam dindar olarak lanse edip, bunun üzerinden oy avcılığı yapmaların­a da kanmamalıy­ız.

Bizim için en doğrusu, Üstad Bediüzzama­n’ın, başa gelmeleri için dua ederek, nokta-ı istinat olduğunun bilinciyle; adaleti, hak ve hürriyetle­ri savunan demokrat siyasi kadrolara taraftar olup, desteklerd­e bulunmaktı­r.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye