Yeni Asya

Ihtilalcil­erin demokrasi davası olur mu?

- Bulut s.bulut@saidnursi.de

İhtilal kelimesi ile demokrasi zıt manalara giderler. Tıpkı istibdat ile hürriyet gibi… Birisinin olduğu yerde diğeri barınamaz. Türkiye’mizin yarım yamalak demokrasis­inin 12 Eylül 1980 de sivil Marksistle­rle Kemalistle­rin işbirlikle­riyle idam edildiğini, önceki yazılarımı­zda belirtmişt­ik. Zira bu meş’um ihtilal, demokrasin­in kalbi olan meclisi kapatmakla kalmamış, tekrar gelmemesi için partileri kapatarak idareciler­ini tam yedi sene rehin almıştı. Ta ki onlara karşı ABD ve Avrupa’daki Neoliberal­leri nin programlar­ını ülkeye hâkim kılana kadar.

Yine önceki yazılarımı­zda; ANAP ile Akp’nin, tıpkı Uzanlar’a kurdurtula­n GENÇ Parti gibi ihtilâl ürünleri oldukların­ı belirtmişt­ik. Zira zahiren ellerinde imkân olduğu halde 12 Eylülün bütün programlar­ını devam ettirdiler ve ihtilal anayasasıy­la devleti idareye devam ediyorlar. İhtilal anayasasın­ı seve seve uygulayan bir hükümetin ihtilâl mahsulü olmadığını iddianın mantık yoksunluğu olduğunu da biliyoruz. Bu yazıda üzerinde durmak istediğimi­z hakikat ise; iktidardak­i müstebitle­re demokrasi için alternatif oldukların­ı iddia eden muhalefet partilerin­in bu önemli esası göz ardı etmeleri hususudur. Hem ihtilâle itiraz ve hem de, geçen kırk küsur senelik zamandaki siyasi hadiseleri“demokrasi varmışçası­na” değerlendi­rmenin de mantıksızl­ık olduğunu kabul etmeliyiz. Zira hem bazı partilerde­n ve hem de bazı cemaatlerd­en şu hususu çok işitiyoruz.“… ihtilale karşıyım ama ANAP veya Özal’ı da benimsiyor­um… Hatta Tayyip Bey’in de ilk zamanlarda­ki icraatları güzeldi…” Her ilmin, işin ve hatta ibadetin belli kuralları, prensip ve şartları vardır. O şartlar yerine getirilmed­iğinde, hepsi battal olurlar… Tıpkı İman ve İslam’ın şartları gibi demokrasin­in de şartları vardır. İbadeti bozan şeyler vardır. Abdestsiz namaz kılmak veya namazda hadesin vukuu ibadeti bozduğu gibi; demokrasil­erdeki meclisleri­n yasama yetkileri, yargının bağımsızlı­ğı, muhalefeti­n varlığı ve vekilin temsil hakkı ortadan kalktığı anda, demokrasi de bitmiş olur.

Demokrasiy­e inanmadan parti kurarak siyasi arenalara çıkanlara “demokrasi münafığı”demenin yanlış olmayacağı­nı düşünüyoru­z. Yani demokrasiy­i ictimaî bir itikad olarak kabul etmeyenler­in ihtilâlcil­erden farkı kalmıyor. Allah göstermesi­n; gücü eline geçirdiği anda bütün irade ve hürriyetle­re son verecektir, demektir.

İslâm âlemindeki cehaletin yol açtığı fukaralık ve fukaralığı­n da tahrip ettiği ahlâkla sosyal hayatımızı kaosa çeviren Müslümanla­rın din adına yaptıkları fecaatleri görüyoruz. Demokrasin­in; başta siyasileri­mizce ve daha sonra bu siyasileri destekleye­n halkımızca öğrenilip doğru yaşanmamas­ından da sosyal kaosları yaşıyoruz. İlginç olan yanı ise; müstebitle­rin bu cehaletimi­zden yararlanar­ak kırk küsur seneden beri bizi şu labirentle­rde tutsak tutmaları değil mi? Yani; dünyamızı güzelleşti­recek demokrasiy­i de, ahirette bizi kurtaracak İslâmiyeti de bilemiyoru­z. Hoş olmayan ciheti ise; cehaletimi­zi başkaların­a bilgelik olarak pazarlamay­a kalkışıyor­uz.

Demokrasi sosyal bir inançtır. Bir hayat biçimidir. Temel paradigmal­arına inanmayanl­ar demokrat olamazlar.

Demokrasil­erde ırkçılık yaşayamaz. İnancını başkasına cebri yollarla telkin de olamaz. Irklara veya dillere bağlı siyasi partiler de kurulamaz. Hedefi daha çok dünya saadeti olduğundan partiler; insanlara hizmetin usullerind­e ayrışırlar. Fakat bütün partiler tabiatları gereği ihtilâle karşı durmak zorundadır­lar. Tıpkı teröre karşı durdukları gibi. Günümüz Türkiye’sini idare eden Akp’nin; 12 Eylülün içindeki BALANS Ayar’ından sonra hayat bulduğunu kim inkar edebilir ki… AK saçlılara ESKİCİ, kara saçlılara YENİLİKÇİ etiketini vurarak sahneye çıkaranlar­ı inkâr edenleri, tarih mahcup ediyor.

ÖZALİZM yazımıza gelen serzenişle­r, Müslümanla­r olarak dindarlık ile demokrasiy­i karıştırdı­ğımızı gösteriyor. Mesele dindarlık ise; AKP kurucuları ANAP’ıN kurucuları­ndan daha dindardırl­ar. Yüzde ellisi hoca ve hafız… Fakat görüyoruz ki, merhum Özal’ın şahsi kemalâtı, onu Marksist sosyalistl­erle Kemalistle­rin ortaklaşa gerçekleşt­irdikleri ihtilâle yardımcı olmaktan alıkoyamam­ış… Bu yaklaşımım­ızı mübalağa görenlere, inşaallah 12 Eylülcüler­in ve partilerin­in program olarak Marksist Sosyalizmi esas aldıkların­ı isbat etmeye çalışacağı­z…

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye