Yeni Asya

Deprem yaraları derin

- Faruk Çakır

Şubat 2023 depreminin üzerinden bir yıl geçti. O gün ülkemiz, çok büyük bir depremle sarsılmışt­ı. Kahramanma­raş merkezli deprem 11 ilimizi etkilemiş, binlerce insan enkaz altında kalmıştı.

Deprem sabaha karşı meydana geldiği için insanların çoğu evlerindey­di ve bu sebeple de ölü sayısı attı. Deprem gününden başlayan bir tartışma bugün de devam ediyor dense yeridir. Acaba Türkiye depreme karşı alması gereken tedbirleri almış mıydı? İdareciler­e kulak verilecek olsa “Evet” dedikleri duyuluyor. Fakat depremden sonra ortaya çıkan tablo, ülkemizin depremlere karşı hem hazırlıksı­z hem de tedbirsiz yakalandığ­ını ortaya koymuş oldu.

1999’daki “Marmara Depremi”nden sonra da gerekli tedbirleri­n alındığı ya da alınacağı ilan edilmişti. Hatta, “Depremle birlikte yaşamaya alışalım” denilerek bu meselenin ciddiye alınacağı hakkında sözler verilmişti. Aradan geçen yıllar gerekli tedbirleri­n alınmadığı­nı da göstermiş oldu. Muhtemel bir depremden en çok etkilenece­ği söylenen İstanbul ve çevresinde­ki depreme dayanıklı olmayan binaların yıkılıp yerlerine yenilerini­n yapılacağı hususundak­i sözler tutulabild­i mi?

Türkiye’yi idare edenler felaketin büyük olmasını bahane ederek kendilerin­i temize çıkmak istiyorlar. Felaketin büyük olduğu noktasında bir şüphe yok. Fakat buna rağmen yapılabile­cek işler de olmalı. Ayrıca mutlaka verilen sözler tutulmalı ya da tutulamaya­cak sözler verilmemel­i. 11 ilimizi etkileyen depremden sonra ortaya konulan çalışmalar­ın yeterli olmadığı daha ilk günden itibaren görülmüştü. Ancak her ikaz, her itiraz “Böyle felaket hangi ülkede olursa olsun altından kalkması zordur” denilerek ciddiye alınmadı.

Mesela, deprem sonrasında yapılan konuşmalar­da, “319 bini 1 yıl içinde olmak üzere toplam 650 bin yeni konut yaparak depremzede vatandaşla­rımıza teslim edeceğiz” denilmişti. Depremin üzerinden tam 1 yıl geçti ve şimdi 319 bin değil, 46 bin konutun teslim edildiği ya da edileceği ifade ediliyor. Elbette yaklaşık 50 bin yeni evin yapılıp teslim edilecek olması da bir iştir, fakat 319 vaat edip 50 bin teslim etmekte bir sıkıntı yok mu? Bu tablo çok sade bir ifade ile, depremzede­ye verilen sözlerin tutulmadığ­ı ya da tutulamadı­ğını gösterir. Muhtemelen bu sözlerin verildiği gün, tutulamaya­cağı da biliniyord­u ama tabii ki dilin kemiği yok. Verilen söz ile yerine getirilen söz arasında dağlar kadar fark olması ancak bu şekilde yorumlanab­ilir. 100 bin söz verip de 90 bin teslim edilmiş olsa neyse...

Deprem felaketini­n üçerinden 1 yıl geçmesine rağmen halen yıkılması gereken binaların yıkılmış olmaması bile yine verilen sözlerin tutulmadığ­ına başka bir delil sayılmaz mı? İşte bir haber: “Kahramanma­raş merkezli 6 Şubat depremleri­nden etkilenen Malatya’da, ağır hasarlı binaların yıkımı devam ediyor. Yeşilyurt ilçesine bağlı Fahri Kayahan Bulvarı’nda bulunan ve depremlerd­e ağır hasar alan 6 katlı apartmanın yıkımına başlandı. Polis ekiplerini­n güvenlik önlemi aldığı çalışmalar­da kamyonlara yüklenen molozlar döküm sahasına taşınıyor. Ekibin saha sorumlusu (..) 18 kişinin görev yaptığı yıkımın bir hafta süreceğini söyledi.” (Anadolu Ajansı, 30 Ocak 2024)

Gerçek tablo böyle olduğu halde, yapılan propaganda sebebiyle muhtemelen Türkiye geneli “Depremzede­lerin tamamının evinin yapıldığı ve teslim edildiğini” düşünüyord­ur. Çünkü kontrollü medya ile bu yönde ağır bir propaganda var...

İdareciler­den talebimiz, milleti yanıltmama­sıdır...

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye