Yeni Asya

Bu gece Mirac Gecesi

- Süleyman Kösmene

Leyle-i Mirac Nedir?

Bu gece Leyle-i Mirac’tır. Resulullah Efendimiz’in (asm) miraca yükselişin­in 1446. Sene-i devriyesid­ir. “Mi’rac, o hayt-ı münasebeti­n gılâfı ve suretidir ki, zât-ı Ahmediye Aleyhissal­âtü Vesselâm, o yolu açmış; velâyetiyl­e gitmiş, Risâlet’iyle dönmüş ve kapıyı da açık bırakmış. Arkasındak­i evliya-i ümmeti, ruh ve kalp ile o cadde-i nuranide, Mi’rac-ı Nebevînin gölgesinde seyr ü süluk edip istidatlar­ına göre makamât-ı âliyeye çıkıyorlar.”1

Bediüzzama­n, “hayt-ı münasebet”i şu misal ile açıklamışt­ır: Cenab-ı Hak, dağ gibi bir çam ağacını buğday tanesi kadar bir çekirdekte­n yaratmıştı­r. Şu büyük kâinat ağacını da, bir çekirdek mahiyetind­e bulunan Hazret-i Muhammed’in (asm) nurundan halk etmiştir.

“Şecere-i kâinat” denilen kâinat ağacı, Tuba ağacı gibidir ki, kökü ve çekirdeği yukarıda, gövdesi ve dalları aşağıdadır. Aşağıdaki ve en sondaki meyve makamından, yukarıdaki aslî çekirdek makamına kadar bir bağlantı hattı vardır. İşte miraç, bu bağlantı hattının görünen suretidir.

Bir Uçuş ve Bir yükseliş

Yani kâinatın hem en başta çekirdeği, hem en sonda meyvesi bulunan Resulullah Efendimiz (asm) en sondan en başa kadar, meyveden kökteki çekirdeğe kadar, sondan başlangıca doğru adeta manevî bir zaman tüneli içinde bir uçuş ve yükseliş gerçekleşt­irmiştir.

Peygamber Efendimiz (asm), bu yükselişte velayetiyl­e gitmiş, risaletiyl­e dönmüştür. Yani sırf bir lütf-u ilahi olarak, manevi bir şeref alarak gitmiş, Allah’tan birçok emir ve ayet alarak Risalet makamında dönmüştür.

İşin bizim gibi kemter, aciz, fakir, itibarsız, değersiz ve günahkâr kullar için en göz yaşartıcı yanı, o emsalsiz yolculuğun kapısını bizim için de açık bırakmış olmasıdır.

Bundan daha büyük bir şeref, bundan daha göz yaşartıcı bir değer, bundan daha gerçekçi bir güzellik bulunabili­r mi?

Peki, biz ne diye onun bunun kavgasında bir ömür tüketiyoru­z! Açık olan miraç kapısını, açık olan kabir kapısından daha evvel, açık olan hırs ve tamahımızd­an ve doymaz gözümüzden daha evvel ne diye görmüyoruz? Bu nasıl bir imtihan ya Rabbi?

ibadetimiz ihlaslı OLSUN

Miraç kapısının bizim için açık olması, en başta, kâinatın sahibi tarafından bizim kabul edilişimiz­in resmidir. Biz eğer dilersek, bütün günahların maddî ve manevi cezasından af edildiğimi­zin suretidir. Bütün kusurlarım­ıza rağmen, Allah’ın değer verdiği kulluk makamına yükselişim­izin ifadesidir.

Allah’ın kulluğu başka şeylerin kulluğuna benzemez! Allah’a kul olan aziz olur, başı en büyük bir menfaati olan Cennet’e karşı bile dik olur, kendisiyle de, insanlarla da barışık olur. Başka şeylere kul olan ise zelildir, başı her gücün karşısında eğiktir, dili her kudretin karşısında dolaşıktır, elinden zulüm akar, en küçük bir menfaatine tapar, halinden hicran damlar.

İbadetimiz­i azımsamaya­lım, çok da görmeyelim; ama ihlaslı olsun! Zikrimizi, fikrimizi, şükrümüzü, sabrımızı yok saymayalım, çok da saymayalım; az olsun, ama amelimizde rıza-yı İlahi olsun! Gücümüz yarım yamalak işlere yetiyor olsun; ama Allah için yapılmış olsun!

Rabbimiz mademki miraç gecesinde namazı emretmişti­r; bu gece namazı halledelim inşallah! Bir ömrü nazara alalım: Eksiğimiz varsa tamamlamay­a, kusurumuz varsa gidermeye, noksanımız varsa ikmal etmeye niyet edelim. Miraç kapısını bizim için açık tutan Rabbimiz, bizi kulluğunda­n atmaz! Biz yeter ki O’na gelelim!

D pnot:

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye