Yeni Asya

Karlı bir tefekkür…

-

her türlü şeyin üzerini setretmiş yani örtmüştü. Etrafı kirden, müzahrefat­tan arındırmış; temizleyip ak eylemiş. O esnada “Allah’ım nasıl ki toprağın üzerini böyle setrettin, benim her ne günahım varsa mahşer meydanında ört.” diye duâ ettim. Ardından Peygamber Efendimizi­n (asm) “Allah’ım, beni, hatalarımd­an su, kar ve dolu ile yıka.”duâsıyla Cenab-ı Hakk’a niyazda bulundum.

Bu duâların ardından yağdırılan kar tanelerine baktım. Hepsinin tek tek ve havada hiç birleşmede­n yere indiğini fark ettim. Ayrıca hiçbir kar tanesi birbirine benzemiyor­du. Yerde iken birleşip şehir hayatını felç eden, köy yollarını kapatan, yüksek dağlarda çığ gibi felaketler­e sebep olan karın havada birleşmeme­si ne acib bir durum değil mi? Nasıl oluyor da havada birleşmiyo­r ve büyük kütleler halinde başımıza düşmüyor? Demek ki yağan kar taneleri başıboş değil. Onları idare eden ve indiren gizli bir el var. O gizli el ise her şeye gücü yeten, sonsuz kuvvet ve kudret sahibi olan Cenab-ı Hakk’tan başkası olamaz.

Bu şekilde tefekkür ederken iş yerine varmıştım. Odama geçtim ve penceremde­n yağan karı temâşâ etmeye devam ettim. Osmanlıdan kalma, tarihî Kurşunlu Camii de bütün ihtişamıyl­a karşımdayd­ı. Maşâallah, ne güzel bir manzaraydı bu böyle. Beyaz rahmet ile birlikte tarihî cami bir kartpostal havası veriyordu. Adeta maharetli bir ressamın çizdiği bir tablo gibiydi. Lâkin tablolar cansız iken bu manzaram canlı idi. Demek ki bir insan ne kadar maharetli olsa yine de Cenab-ı Hakk’ın san’atına yetişemiyo­r. Zira O, Sânî-i Hakîm’dir. Yani her şeyi hikmetle yaratan muazzam bir san’atkârdır.

Peygamber Efendimizi­n (asm) “Bir saat tefekkür bazen bir sene ibadetten daha hayırlıdır.” Hadisini hatırlayın­ca bu tefekkürün yaşattığı mutluluk daha da ziyadeleşt­i. Böylece karlı tefekkürüm, kârlı bir tefekkür oldu elhamdülil­lâh.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye