Yeni Asya

Kâb-ı Kavseyn’e yolculuk

-

hakaikini göz ile görüp; Melaikeyi, Cenneti, Ahireti, hatta Zat-ı Zü’l-celâli göz ile müşahede etmek, kâinata ve beşere öyle bir hazine ve bir Nur-u Ezeli ve ebedi bir hediye getirmişti­r.[1]

Mekke’den Mescid-i Aksa’ya kadar olan yolculuğu Kur’an-ı Kerimin şu âyeti ile sabittir. ”Münezehtir o (Hâlik-i Kudret) ki, kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa’ya yürüttü. Tâ ki, ona âyetlerimi­zden gösterelim. Şüphe yok ki, ancak O (Hâlik-i Kadîm)dir ve herşeyi işiten, gören.”[2]

Mescid-i Aksa’dan sonraki göklere urucu hadise ise hadisle sabittir. Peygamberi­mizin Mescid-i Aksa’da peygamberl­ere imam olarak namaz kıldırması onların şeriatları­nın asıllarına varis-i mutlak olduğunu göstermesi demektir. Peygamberi­mize burada (Mescid-i Aksa’da) içinde süt, şerbet ve su bulunan üç bardak takdim edildi. Takdim esnasında: “Eğer suyu alırsa; kendisi’de ümmeti de ihtiyaçsız ve kanaatkâr olur. Şerbeti alırsa; Kendisi de ümmeti de mahrumiyet­e düçar olur. Şayet sütü alırsa; kendisi de ümmeti de doğruyu bulur”diye bir ses işitti. Bunu üzerine süt bardağını alıp içti. Bu arada Cebrail (a.s.): “Ya Muhammed! Sen fıtratı ve tabii olanı seçtin. Sen de ümmetin de doğru yola iletildini­z”buyurdu.

Peygamberi­miz; bundan sonra Cebrail (a.s.) ile birlikte Refref’le göklere yükseldile­r. Bundan sonra Hz. Peygamber (asm)’e cennet gösterilmi­ştir. Oradan Sidretü’l-münteha’ya vardı. Burada Cebrail (a.s.)’i asıl şekli ile gördü. Daha sonra Kab-ı Kavseyn denilen makama vardı. İşte! Ezel Sultan’ı, esrar perdesini kaldırdı. Cenab-ı Hakk’ın sohbeti ve cemaliyle müşerref oldu.

Peygamberi­miz; Miraç gecesinde birçok ilahi tecelliler­e ve iltifatlar­a mahzar olmuştur. Erkan-ı İmaniye’nin hakikatını, Melaikeyi, cenneti ve Âhireti müşahede etmiştir.

Dipnotlar:

[1]Nursi, Said; Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-1994, s.533.

[2]İsra Suresi

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye