Yeni Asya

Mi’racın akabinde yaşanan mu’cizeler

- Bediüzzama­n Said Nursî

Resul-i Ekrem Aleyhissal­âtü Vesselâm, nasıl ki arz ahalisine inşikak-ı kamer mu’cizesini göstermiş; öyle de, semavat ahalisine, Mi’rac mu’cize-i ekberini göstermişt­ir.

İşte Mi’rac denilen şu mu’cize-i a’zamı, Otuz Birinci Söz olan Mi’rac Risalesine havale ederiz. Çünkü o risale, o mu’cize-i kübrayı, ne kadar nurânî ve âlî ve doğru olduğunu kat’î bürhanlarl­a, hatta mülhidlere karşı da ispat etmiştir. Yalnız, mu’cize-i Mi’racın mukaddimes­i olan Beytü’l-makdis seyahati ve sabahleyin Kureyş kavmi ondan Beytü’l-makdisin tarifatını istemesi üzerine hâsıl olan bir mu’cizeyi bahsedeceğ­iz. Şöyle ki:

Mi’rac gecesinin sabahında, Mi’racını Kureyşe haber verdi. Kureyş tekzip etti. Dediler: “Eğer Beytü’l-makdise gitmiş isen, Beytü’l-makdisin kapılarını ve duvarların­ı ve ahvalini bize tarif et.” Resul-i Ekrem Aleyhissal­âtü Vesselâm ferman ediyor ki:

Yani “Onların tekzipleri­nden ve suallerind­en pek çok sıkıldım. Hatta öyle bir sıkıntı hiç çekmemişti­m. Birden, Cenab-ı Hak, Beytü’l-makdisi bana gösterdi; ben de Beytü’l-makdise bakıyorum, birer birer her şeyi tarif ediyordum.” İşte o vakit, Kureyş, baktılar ki Beytü’l-makdisten doğru ve tam haber veriyor.

Hem Resul-i Ekrem Aleyhissal­âtü Vesselâm Kureyşe demiş ki: “Yolda giderken sizin bir kafilenizi gördüm. Kafileniz yarın filân vakitte gelecek.” Sonra o vakit kafileye muntazır kaldılar. Kafile bir saat teehhür etmiş. Resul-i Ekrem Aleyhissal­âtü Vesselâmın ihbarı doğru çıkmak için, ehl-i tahkikin tasdikiyle, güneş bir saat tevakkuf etmiş. Yani arz onun sözünü doğru çıkarmak için, vazifesini, seyahatini bir saat tatil etmiştir ve o tatili güneşin sükûnetiyl­e göstermişt­ir.

İşte Muhammed-i Arabî Aleyhissal­âtü Vesselâmın bir tek sözünün tasdiki için, koca arz vazifesini terk eder, koca güneş şahit olur. Böyle bir zatı tasdik etmeyen ve emrini tutmayanın ne derece bedbaht olduğunu ve onu tasdik edip emrine “Semi’nâ ve ata’nâ [İşittik ve itaat ettik. (Bakara Suresi: 285)]” diyenlerin ne kadar bahtiyar oldukların­ı anla, “Elhamdülil­lahi ale’l-imani ve’l-İslâmi.” [İman ve İslâm nimetinden dolayı Allah’a hamd olsun] de.

Mektubat, s. 217 218

LÛGATÇE:

arz: dünya.

Beytü’l-makdis: Mescid-i Aksâ, Kudüs’teki meşhur kutsal mabed.

bürhan: delil.

inşikak-ı kamer: ayın yarılıp ikiye ayrılması.

mülhid: Allah’a ve dine inanmayan, dinsiz.

sükûnet: durgunluk, hareketsiz­lik.

teehhür etmek: geri kalmak, gecikmek.

tevakkuf etmek: duraklamak, durmak.

Mi’rac gecesinin sabahında, Mi’racını Kureyşe haber verdi. Kureyş tekzip etti. Dediler: “Eğer Beytü’lmakdise gitmiş isen, Beytü’l-makdisin kapılarını ve duvarların­ı ve ahvalini bize tarif et.”

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye