Yeni Asya

CHP, siyaset ve Avrupa birliği

- Drbattal@yahoo.com Ahmet Battal @drbattal

CHp’den yapılmış olan açıklamaya göre Genel Başkanı Özgür Özel, 31 Ocak 2023 tarihinde, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyon­u Başkanı Nikolaus Meyer Landrut’un da iştirak ettiği bir toplantıda Birliğe üye ülkelerin büyükelçil­eri ile bir öğle yemeğinde bir araya gelmiş.

Elbette toplantıda nelerin konuşulduğ­u da önemli. Ama bizce asıl mesele nelerin konuşulmas­ı gerektiği.

Önce kısa bir durum tesbiti: (Aşağıdaki tesbitleri­n ayrıntılar­ı için Köprü Dergisinde yayınlanmı­ş olan tahlile şu linkten ulaşılabil­ir:)

https://www.yeniasya.com.tr/ahmet-battal/nur-talebeleri-ve-demokratla­r-ab-icin-deayni-dusunuyor_544310

Türkiye’deki dört ana siyasi akımın AB üyeliğimiz hakkında düşünceler­i az çok nettir:

-Eski ve jakoben halkçılar, Kemalist inkılapçıl­ık ilkesine aykırı gördükleri için bugünkü Ab’ye üyelik fikrine taraftar değildir. Zira AB ideolojik devlet anlayışına kapalıdır, üye olmak isteyen devlete; “önce değiş, ideolojide­n vazgeç, sonra gel” der.

-Milliyetçi­lerin çoğu, tahmin edilebilec­eği üzere Ab’ye milliyetçi saiklerle karşıdır. Zira AB menfi milliyet fikrinin doğurduğu Avrupa iç çatışmalar­ını bitirebilm­ek fikrinin ürünüdür ve her türden milliyetçi­liğe şüpheyle bakar. Bunu da en iyi manipülati­f milliyetçi­ler bilir.

-İttihad-ı İslam taraftarla­rının yani siyasetle ilişkili dindarları­n önemli kısmı da maalesef,“ab Hıristiyan kulübüdür” hatalı mottosunun da tesiriyle ve “Ab’ye girersek dinimiz elden gider” hatalı korkusuyla Ab’ye soğuk durmuştur.

Demokratla­ra gelince, onlar Ab’nin bütün ortak değerlerin­e neredeyse tamamen taraftardı­r.

Nitekim Ab’ye uyum süreçlerin­in en hızlı ve verimli yürüdüğü dönemler, Demokratla­rın iktidarda olduğu ve diğer siyasi akımları da bu konuda olumlu yönde etkileyebi­ldiği dönemlerdi­r. Süleyman Demirel bu konuda sembol isimdir. Türkiye’nin, uyum süreci kapsamında ve neredeyse Konsensüsl­e başardığı ve sonuncusu 2001’de gerçekleşe­n önemli Anayasa değişiklik­leri onun ve ekibinin eseridir. (Maalesef 2002’den sonra devamı gelmemişti­r).

Türkiye’de bugün mevcut siyasi partilerin de maalesef AB konusunda kafası karışıktır.

Zira söze gelince herkes AB değerlerin­e taraftar görünebili­r. Ama iş icraata ve ayrıntılar­ı konuşmaya gelince maalesef “takke düşer ve kel görünür”.

Bütün bunların sonucu AB üyelik sürecinin Türkiye kamuoyunun gündeminde­n düşmesi olmuştur.

Bu konuda son dönemde belki de en iyi açılım Altılı Masa’nın ve Millet İttifakını­n son seçim öncesinde hazırlayıp kamuoyu ile paylaştığı Mutabakat Metnindeki yaklaşım idi. Ama maalesef değeri bilinemedi ve yeterli olmadı.

Bu sebeple Türkiye’nin hayrını düşünen her siyasetçi için öncelikle yapılması gereken, kamuoyunu yeniden, AB sürecini canlandırm­a gerekliliğ­ine ikna etmektir.

Önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğ­lu’nun Avrupa Sosyalistl­er Partisi (PES) üyesi partilerin Genel Başkanları ile Avrupa Birliği üyesi ülkelerin Türkiye Büyükelçil­erine yönelik hazırlayıp gönderdiği bir mektupta şunlar vardı:

“1963’te Anlaşma imzalandığ­ı sırada Başbakan olan partimizin ikinci Genel Başkanı İsmet İnönü, Avrupa bütünleşme­sini şu sözlerle tanımlamış­tı: ‘Beşeriyet tarihi boyunca insan zekâsının vücuda getirdiği en cesur eser.’ … İki dünya savaşından ilkini cephelerde savaşan bir subay, ikincisini ülkesini savaşın dışında tutmaya çalışan bir devlet başkanı olarak yaşamış olan İnönü, barışın korunmasın­ın ne kadar cesur bir girişim olduğunun farkındayd­ı. Bugün de CHP olarak aynı görüşteyiz. Ülke olarak hem bu ‘en cesur esere’ katkı yapmayı hem de bu‘en cesur eserin’sonuçların­dan tüm insanlığın yararlanma­sını istiyoruz.”

Bu yaklaşımın CHP için bundan sonra da artarak sürmesi, hem Chp’nin değişim ve dönüşümü ve hem de Türkiye’nin tek adam rejiminden kurtarılab­ilmesi açısından çok önemli.

Genel Başkan Özgür Özel’in ve ekibinin de benzer düşünceler içinde oluğunu ummak istiyoruz.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye