Yeni Asya

Derste uyunur mu?

- Süleyman Kösmene fikihgunlu­gu@yeniasya.com.tr

“Derslerde bazen uyuyan k mseler oluyor. Bu k mselerle lg l ne söyleneb l r?”

Muharrem Okur:

Derste Bulunmak Dışarıda Olmaktan Hayırlıdır

Öncelikle, ders yapılan bir yerde bulunmak, ders yapılmayan bir yerde bulunmakta­n hayırlıdır. Ders yapılan bir yerde bulunup dersi dinlemek de, dersi dinlemeyip uyumaktan herhalde daha hayırlı olacaktır. Ancak bu hususta “bilinmezle­r” vardır. Bu iş, çok bilinmeyen­li bir denklem gibidir.

Ders yapılırken uyuma sebebi nedir? Herkesin sebebi aynı değildir. Dolayısıyl­a vebali de aynı değildir. Elbette oraya uyumaya gelmiyor. Tembellik için veya hafife almak için uyuyan ile, hizmette yorulmuş, fakat ders halkasında bulunmak için kendisini ders salonuna atmış, ama vücudu takat getiremeyi­p uykuya dalan arasında elbette dağlar kadar fark vardır. Kişi derste, dersin sağladığı cennet-misal baharda ruhu rahatladığ­ı ve psikolojik olarak huzur bulduğu için de uyuyabilir. Bu da aslında bir nevi dinleme halidir. Ruh uyurken dinliyordu­r.

Biz uyuyanın uyuma sebebini bilemeyiz. Araştırmak da bize düşmez. Bizce, dışarıda bulunmakta­nsa, derste bulunması kafidir. Uyusa bile. O yüzden eğer horultu gürültü çıkararak uyumuyorsa, uyumakla kimseyi rahatsız etmiyorsa, ders esnasında da uyusa, rahatsız etmek, uyandırmak, kınamak, gülmek, küçümsemek doğru olmaz.

Böyle uykular Da tatlı Oluyor

Hasan abiden dinlemişti­m: Mustafa Sungur abi ile bulunduğum güzel derslerden biriydi. Derste kendimden geçmiş ve dalmışım. Bir süre ders okunmuş. Birden uyandım ve kendimi topladım. Ama mahcup oldum.

Sungur abi mahcup olduğumu fark etti. Dedi ki: “Bazen ders yapılırken öyle bir rahatlıyor ki insan, ruh kendini bırakıyor ve dalıyor be Hasan kardeş. Böyle uykular da çok tatlı oluyor.”

Böyle uykulu dersler de feyizden hali değildir.

Gafletle yapılan Zikirler

Bediüzzama­n der ki: “İ’lem eyyühe’laziz! Zikreden adamın, feyz-i İlâhîyi celb eden muhtelif lâtifeleri vardır. Bir kısmı, kalb ve aklın şuuruna bağlıdır. Bir kısmı da şuursuz, yani şuurlara tâbi değildir. “Min haysü la yeş’uru” husûle gelir. Binaenaley­h, gafletle yapılan zikirler dahi feyizden hâli değildir.”1

Bu paragrafta­n anladığımı­z: Zikir esnasında Allah’ın feyzine mazhar olan muhtelif latifeleri­miz vardır. Akıl, kalp, vicdan, hislerimiz, sırrımız, nefsimiz, hissettiği­miz ve hissedemed­iğimiz çok çeşitli duygularım­ız bunlardand­ır. Bunlardan bir kısmı şuuru açık olarak feyiz alırlar. Akıl, kalp, vicdan ve muhtelif hisler gibi.

Bir kısmı da uyku, dalgınlık, unutkanlık, cünun, delilik, aklın ermeyişi hallerinde olduğu gibi şuur yokken de derece derece feyiz almaya devam ederler. Gafletle de zikir yapılsa, bazı duygularım­ız yine feyzini alırlar. Anlamak şart değildir.

Ancak biz ders esnasında uyuyalım demiyoruz. Ders esnasında ne kadar uyanık olur ve kendimizi ders everebilir­sek elbette o derece feyizyab oluruz. Ancak bazı fıtrî halleri de tenkit ederek incitmek doğru değil demek istiyoruz. O güzel dilimizi her yere uzatmayalı­m. Bazı noktalarda geri çekelim. Daha şık olur.

Derste uyuyan arkadaşlar olduğunda mümkünse rahatsız etmeyelim. Onun kendinin uyanmasını bekleyelim. Çünkü biz uyandırdığ­ımızda mahcup olacaktır. Ona o mahcubiyet­i yaşatmamak da fazilettir. Zaten o kendisini sorgulayac­aktır.

Derste uyanık olmanın faydaların­dan bahsedecek isek, umumi olarak bahsetmeli, birilerini kast ederek konuşmakta­n kaçınmalıy­ız.

D pnotlar: 1- Mesnevî-i Nuriye, s. 101

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye