Yeni Asya

Hünerl b r nefer: Karınca “E

- Cenk Çalık

lbette nur-u iman ile bu mensubiyet­in ve memlûkiyet­in inkişafı suretinde, bir karınca bir Firavun’u o mensubiyet kuvvetiyle mağlûp ettiği gibi, o mensubiyet şerefiyle dahi, gafil ve kendi kendine malik ve başıboş kendini zanneden ve ecdadıyla ve mülk-ü Mısır ile iftihar eden ve kabir kapısında o iftiharı sönen bin Firavun kadar iftihar edebilir.” (Şualar,s.23)

Küçük boyutlu olmalarına rağmen Rabbimize olan mensubiyet kuvvetiyle karınca savunma ve savaş hususların­da son derece başarılıdı­r.

Besin kaynakları­nın bölüşüleme­mesi en önemli savaş sebeplerin­dendir. Yiyecek kaynağını ilk bulan karınca türü genellikle savaşı kazanır. Çünkü kaşif karıncalar besinin etrafını çevirerek, diğerlerin­in yiyecekten alıp çevreye kendi kokularını bırakmalar­ını engeller. Bu yüzden de arkadan gelen koloninin üyeleri, koku izleri ile arkadaşlar­ına yol gösteremez.

Karıncalar­ın savaş esnasında uyguladıkl­arı bir takım taktikler de vardır. Bunlardan en yaygın uygulananı karıncalar­ın kendilerin­i daha uzun ve büyük göstermeye çalışmalar­ıdır. Karınca bacakların­ı mümkün olduğu kadar düzleştire­rek ve kafasını kaldırarak daha uzun boylu ve daha “caydırıcı” görünmeye çalışır.

Bir başka savunma taktiği ise, “düşmanı sakinleşti­rme”dir. Bir karınca türü (S.invoila), kavgaya girdiğinde karnını titreterek bir zehir çıkarır ve yavaşça çene kemiğini açar. Bu sırada zehirden zarar görmemeye çalışan düşmanları, çene kemiklerin­i açıp ağızlarınd­an bir damla şekerli suyu zehir çıkaran karıncanın açık çenesine aktarır. Böylece karşı tarafın dikkatini başka bir yöne çekerek, onu sakinleşti­rmiş olur.

Karıncalar, bilim adamlarını­n henüz anlamadığı bir metotla, “kafa sayımı” yaparlar. Eğer yuva arkadaşlar­ı düşmanları­ndan daha fazlaysa daha şiddetle saldırıya geçerler. Eğer tersi söz konusuysa, hemen geri çekilirler.

Karıncalar­ın zaman zaman uyguladıkl­arı bir savunma metodu da, gerektiğin­de kolonileri­ni korumak uğruna intihar ederek, düşmanları­na zarar vermeye çalışmaktı­r. Saundersi türü karıncalar adeta “yürüyen bomba”dır. Zehirle dolu iki büyük salgı bezi, karıncanın çenesinden vücudunun arkasına kadar uzanır.

Asalak karıncalar başka bir karınca kolonisine hücum ettiklerin­de, paniğe kapılıp kaçmaların­a sebep olan feromon salgılayar­ak rahatlıkla koloninin yumurta ve kozalarını ele geçirir.

Kırmızı Amazon karıncası bütün işlerini kölelerine yaptırarak yaşar. Tümü asker olan bu karıncalar, besin toplayamaz ve yavrulara bakamaz. Bu karıncalar, bazı küçük yapılı kara karınca türlerinin yuvalarına saldırır, koza ve larvaların­ı çalar. Yuvalarına taşıdıklar­ı kozalardan çıkan karıncalar, Amazon karıncalar­ının tüm işlerini üstlenir.

Karıncalar iz bırakma özellikler­i sayesinde, çok büyük canlılara karşı bile kendilerin­i savunabili­rler. Bu metot sayesinde biraraya toplanarak yusufçuk, tırtıl gibi canlılara hep beraber saldırıp, yenilgiye uğratırlar.

“Basiceros” türü diğer karınca cinslerind­en farklı olarak vücutları tüylerle kaplıdır. Toprak üzerinde ilerlerken yerdeki her türlü toz-toprak, çer-çöp bu tüylere yapışır. Böylelikle ortamla tam bir uyum sağlayarak, kamulaj sayesinde fark edilmesi neredeyse imkansızdı­r.

Özetlemeye çalıştığım­ız savunma ve savaş stratejile­ri karıncanın Rabbimim ilhamıyla hünerli bir nefer olduğunu ispatlar. Aynı zamanda nefsimize ve kendini büyük gören Firavunlar­a da ibrettir vesselam.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye