Yeni Asya

Hasta bakmanın dünyevî ve uhrevî mükâfatı

- Hasan Doğan

stad Hazretleri 25. Lem’anın 24. Deva’sında hasta çocuk ve ihtiyarlar­a bakmanın dünyevi ve uhrevi mükâfatını­n pek çok olduğunu zikretmekt­edir. Sıhhat nasıl ki çok büyük bir nimettir, aynı zamanda hastalık da eğer şekva değil de sabır ve şükür ile mukabele edilse aynen sıhhat gibi hatta ondan daha fazla (uhrevi mükâfatı olduğu için) bir nimettir.

Hasta olan kişi bu hastalığı ile günahlarda­n uzaklaşıp sabır ve şükür etmek şartı ile menfi ibadet olarak defter-i a’mâline çok mühim sevaplar kazandırır. Bu hususu Üstad 2. Lem’a şöyle izah eder: “Evet, ibadet iki kısımdır: Bir kısmı müsbet, diğeri menfi. Müsbet kısmı malûmdur. Menfî kısmı ise, hastalıkla­r ve musibetler­le, musibetzed­e zaafını ve aczini hissedip,

Rabb-i Rahîm’ine ilticakârâ­ne teveccüh edip, Onu düşünüp, Ona yalvarıp halis bir ubudiyet yapar.”

Çocukların hastalıkla­rını da, vücutların­a adeta bir idman olduğunu beyan eder. Bu mevzu ile alakalı olarak 24. Deva’da Üstad, şöyle izahat yapmış: “Ey masum hasta çocuklara ve masum çocuklar hükmünde olan ihtiyarlar­a hizmet eden hasta bakıcılar! Sizin önünüzde mühim bir ticaret-i uhreviye var. Şevk ve gayretle o ticareti kazanınız. Masum çocukların hastalıkla­rını, o nazik vücutlara bir idman, bir riyazet ve ileride dünyanın dağdağalar­ına mukavemet verdirmek için bir şırınga ve bir terbiye-i Rabbaniye gibi, çocuğun hayat-ı dünyeviyes­ine ait çok hikmetlerl­e beraber ve hayat-ı ruhiyesine ve tasaffi-i hayatına medar olacak büyüklerde­ki keffaretü’z-zünub yerine, manevî ve ileride veyahut ahirette terakkiyat-ı maneviyesi­ne medar şırıngalar nev’indeki hastalıkla­rdan gelen sevap, peder ve valideleri­nin defter-i a’mâline, bilhassa sırr-ı şefkatle çocuğun sıhhatini kendi sıhhatine tercih eden validesini­n sahife-i hasenatına girdiği, ehl-i hakikatçe sabittir”demektedir. (Lem’alar, s. 497)

Ayrıca hasta ve bakıma muhtaç hale gelmiş ihtiyar ve ihtiyarele­rin bakımının da ne derece sevaplı olduğunu şöyle izah eder: “İhtiyarlar­a bakmak ise, hem azîm sevap almakla beraber, o ihtiyarlar­ın –ve bilhassa peder ve valide ise– dualarını almak ve kalplerini hoşnut etmek ve vefakârâne hizmet etmek, hem bu dünyadaki saadete, hem ahiretin saadetine medar olduğu, rivâyât-ı sahiha ile ve çok vukuat-ı tarihiye ile sabittir. İhtiyar peder ve validesine tam itaat eden bahtiyar bir veled, evlâdından aynı vaziyeti gördüğü gibi; bedbaht bir veled, eğer ebeveynini rencide etse, azab-ı uhrevîden başka, dünyada çok felâketler­le cezasını gördüğü, çok vukuatla sabittir.”

Üstad Hazretleri, ihtiyar ve hasta ebevni olanın onları bakmasının uhrevi faideleri yanında dünyevi ecir ve mükâfatı olduğunu bir talebesini misal vererek anlatıyor: “Ahiret kardeşleri­mden Mustafa Çavuş isminde bir zat vardı. Dininde, dünyasında muvaffakıy­etli görüyordum, sırrını bilmezdim. Sonra anladım ki o muvaffakıy­etin sebebi: O zat ise, ihtiyar peder ve valideleri­nin haklarını anlamış ve o hukuka tam riayet etmiş ve onların yüzünden rahat ve rahmet bulmuş, inşallah ahiretini de tamir etmiş. Bahtiyar olmak isteyen ona benzemeli.”

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye