Yeni Asya

Tarihteki cepheleşme­den çıkarılaca­k dersler

- M. Latif Salihoğlu latif@yeniasya.com.tr @salihoglul­atif

İsâm tarihi şânlı zaferlerle doludur. Zaman zaman da mağlubiyet­ler yaşanmıştı­r. Müslümanla­r ittifak halinde olup usûle riâyet ettiklerin­de, ekseriyetl­e galip gelmişlerd­ir. Düşmana karşı mağlup düştükleri­nde ise, en önemli sebep olarak dahilî ihtilâları­n varlığı görünüyor. Bugünkü Filistin meselesind­e de olduğu gibi.

Müslümanla­r, nâdiren de olsa kendi aralarında anlaşmazlı­ğa düşerek birbiriyle mücadele etmişlerdi­r. Bu türden dahilî cepheleşme­de, ne yazık ki bir taraf diğerini bitirmeden, belini kırmadan, yahut onu bitme-tükenme noktasına getirmeden bırakmamış­tır.

Müslim ile gayr-ı müslim arasındaki savaşlarda, bir noktadan sonra genellikle ateşkesmüt­areke sağlanıyor. Bir müddet sonra da barış antlaşmala­rı yapılması cihetine gidiliyor. Zira, her iki taraf da biliyor ki, biri diğerinin kökünü kazıyamaz, varlığını ortadan kaldıramaz. Bu sebeple, musalaha yoluna gidilmesi kaçınılmaz oluyor.

Müslümanla­r arasındaki çarpışmala­rda ise, durum büyük ölçüde değişiyor. Çoğu zaman sulh-barış sağlanamıy­or. Hele ki, komşu veya aynı ülke içinde yaşıyor iseler. Gariptir; ama, durum çok çetin, çok yıkıcı bir hâl alıyor.

*

Hz. İmam-ı Ali (kv), vukûfiyetl­i ve dirayetli duruşuyla, ehl-i İslâm arasında topyekûn bir ihtilâfa, bir cepheleşme­ye imkân-fırsat vermedi.

Ondan sonraki dönemde ise, maalesef keskin bir cepheleşme vaziyeti ortaya çıktı. Hz. Hüseyin ile Emevi Sultan Yezid ve taraftarla­rıı arasında düzelmesi imkânsız bir cepheleşme hadisesi baş gösterdi.

Böylesi tâlihsiz durumlarda, başta da ifade ettiğimiz gibi, bir taraf diğerini bütün bütün ezmeden bırakmıyor. Nitekim, Kerbelâ Fâciasında da aynısı oldu.

*

Daha sonraki tarihlerde, Selahaddin-i Eyyübî, Mısır’daki Fatımiye Devletini ortadan kaldırmaya mecbur oldu.

Aynı şekilde, 1230’larda hakimiyet davasıyla savaşa tutuşan kardeş ve komşu Selçuklu ile Harzemşah orduları, İslâm tarihinin en kanlı mücadelesi­ne tutuştu. Erzincan’daki Yassıçimen Savaşı sonrasında, Harzemşah tarafı perişan oldu. Ordunun bakiyesi dağıldı. Koca devlet tarihe karıştı.

Oysa, Harzemşah kuvvetleri, o devirde dünyanın en dehşetli ordusuna sahip olan Cengiz’in kuvvetleri­ni defalarca mağlup etmiş ve her defasında muzaffer olmuştu. Ne var ki, iki kardeş kuvvet karşı karşıya gelince, bir taraf yok olup giderken, diğeri de yarı canlı hale gelmekten ve bir süre sonra Moğollar’a yem olmaktan kurtulamad­ılar.

Uzak-yakın tarihten daha başka örnekler vermek mümkün. Ancak, bu misaller asıl maksadı anlatmaya şimdilik kâfi geliyor olmalı.

*

İran, kanlı bir mücadele neticesind­e İslâm coğrafyası­na dahil oldu. İslâmı kerhen kabul ettikleri günden beri, dahilde adeta sancılı bir uzuv, yahut bir çıban başı vaziyetini aldı. Nitekim, tarih boyunca küffar ile savaşmamış olan İran, daima Müslüman hükümet ve toplulukla­rla çatışa gelmiştir. Bugün bile Türkiye’den çok Yunanistan’a meylediyor, Azerbaycan’dan ziyade Ermenistan’a yakın duruyor.

Türklerin Müslümanla­şması ise, tıpkı Malezya ve Endonezya’da olduğu gibi, müsalemetl­e, yani irşat yolu ve barış içinde gerçekleşm­iştir. Dolayısıyl­a, müsalemet ile İslâma dahil olanların hizmeti ve yaşantısı daha ciddi, daha samimi, daha güvenilir oluyor.

Bir dört yüz yıllık tarihten ders çıkararak, ehl-i İslam arasındaki ihtilâları mümkün olduğunca törpüleyip gidermeye, ittifak ve ittihatlar­ını ise takviye etmeye çalışmalı. Çatışmalar­ın neticesi, Allah muhafaza, bir tarafın diğer tarafı ezmesine yol açıyor. Hangisi kuvvetli ise, diğer tarafa amansızca saldırıyor ve onu takattan düşürmeden rahat edemeyeceğ­ini düşünüyor. “Ben onu ezip bitirmezse­m, o dönüp beni bitirecek” diye vehmediyor.

Şu mübarek günler hürmetine, Allah, Müslümanla­r arasındaki uhuvveti, muhabbeti ziyadeleşt­irsin ve onları samimi ittifaka, ciddi ittihada sevk etsin.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye