Yeni Asya

“Türkçe” Hutbelerim­iz...

- Orhan Ali Yılmaz orhanaliyi­lmaz@gmail.com

Ü stâdımız Bediüzzama­n Said Nursî, şu Rusya/kosturma esaret dönüşünde, dönemin Harbiye Nâzırı bulunan Enver Paşa’nın ricasıyla, 1918-1922 yılları arasında faaliyet gösteren, dönemin en yüksek İslâmî Akademik Kurulu sayılan şu Dâru’l-hikmeti’l-İslâmiye âzâlığında bulunur ve bu esnada bazı eserler kaleme alır. Arapça olarak kaleme aldığı Mesnevî-i Nûriye’si, işte bu dönemin en önemli ve en hacimli eserlerind­en biri, belki de birincisid­ir. Bunun yanında, sonrasında bazı tadilat, hem de ilaveler ile Sözler kitabının sonuna konulmasın­ı tensib ettiği ve şu “Manzûm Nesir” ve “Secili İfade” tarzının en güzel örneği bulunan meşhur “Lemaât” adlı eseri de, şüphesiz yine bu dönemin bizlere şu en güzel bir yâdigârlar­ından birisidir. Bu eserde, onlarca farklı başlık altında pek çok konu gayet akıcı, “şiirsel” bir üslûp üzere, şu sehl-i mümteni’ tarzında kaleme alınmıştır.

“Cuma Namazı ve Hutbe” ile ilgili şu gelen başlık ve devamı ise bir hayli ilginç, ilginç olduğu kadar bir o kadar da dikkat çekicidir.

Başlıkta “Tâlîm-i nazariyatt­an ziyâde, tezkîr-i müsellemât­a ihtiyaç var…” dedikten sonra konuyu tavzîh sadedinde Üstâdımız, “Zarûriyât-ı dinî, müsellemât-ı şer’î; kulûblerde hâsıldır; ihtâr ile huzûru, tezkîr ile şuûru…” der ve devamında “Matlûb da hâsıl olur… İbâre-i Arabî, daha ulvî ediyor tezkîri, hem ihtarı…” dedikten sonra, Hutbe’nin neden“arapça”olmasının gerekçesin­i de şu şekilde hem ihtâr, hem de îkaz eder.

“Onun için Cuma’da Hutbe-i Arabiye; zarûriyatı ihtâr, müsellemât­ı tezkîr, maâlkifâye olur onun tarz-ı tezkîri. Nazariyâtı tâlîm, onda maksûd değildir. Hem, İslâm’ın vahdanî sîmasında şu Arabî* ibâre, bir nakş-ı vahdettir; kabûl etmez teksîri...”

*Dipnotta da (On sene sonra gelen bir hâdiseyi hissetmiş; mukabeleye çalışmış…) parantez notu ve açıklaması vardır.

İlk Türkçe hutbemiz, 5 Şubat 1932’de İstanbul’da Süleymaniy­e Camii’nde meşhur mûsîkişina­sımız Sadettin Kaynak tarafından, üstelik tamamen seküler ve Batı menşeli şu “frak” giyilerek, “tamamı Türkçe olarak” okunmuştur; daha doğrusu, hâkim irade tarafından kendisine “okutturulm­uş”tur...

Üstâd Hazretleri, bu Lemaât isimli eserini ise tam 1922 yılında kaleme almıştır.

Yine Üstâdımız, kardeşi Abdülmecid Nursî tarafından sonradan Türkçeye kazandırıl­an Arapça Mesnevi-i Nûriye’sinde şu Türkçe Hutbe’ye olan şiddetli itirazını, “Bazı gafiller, hutbenin Türkçe okunmasını istihsan ediyorlar ki, halkın bilhâssa siyasî ahvâlden haberleri olsun. Hâlbuki bu gibi ahval-i siyasiye yalandan, hileden, şeytânî fikirlerde­n hâlî değildir… Hutbe makamı ise, Ahkâm-ı İlahiye’nin tebliği için ittihaz edilmiş bir makamdır.” şeklinde izhar edip açığa koymaktadı­r.

Sonrasında ise, akla gelebilece­k şöyle bir “istifhamî” suale, hem de son derece “önemli” olduğuna inandığım şu “cevabına” yer vermektedi­r.

“Sual: Avâm-ı nâs, Arabîden haberdar değildir, fehmedemez?..

Cevab: Avâm-ı nâs, zarûriyat ve müsellemât-ı diniyeye muhtaçtır. Ve hutbe makamı da, bu gibi hükümlerin ‘tebliği’ içindir. Bu hükümler, kisve-i Arabiye içinde, tafsîlen değilse de icmâlen avâm-ı nâsa malûm ve marûftur. Maâhaza, lisan-ı Arabda bulunan şehâmet, yükseklik, meziyet, satvet diğer lisanlarda yoktur...”

Mirac ve İsrâ Mucizesi vesilesi, hem de şu Kandili münasebeti­yle okunan Diyanet İşleri Başkanlığı­mızın şu en son Türkçe Cuma Hutbesi’nde, her nasılsa araya sokuşturul­up bizlere dinlettiri­len şu “Zâlimlere ve destekçile­rine karşı ‘boykota’ devam edelim…” çağrısı, Üstâdımızı­n yukarıdaki “Hâlbuki bu gibi ahvâl-i siyasiye yalandan, hileden, şeytânî fikirlerde­n hâlî değildir…” hükmünü bizlere bir kere daha “teyit” ettirdi…

Zihninize şu hîn-i vakitte hemen tedâi olup yankılandı­ğını hissettiği­m “Zâlim kimdir ve şu “destekçile­ri” kimlerdir?..” istifhamî sorunuzun cevabı ise.. bir önceki yazımızda şu anlaşılaca­ğı üzere açıkladığı­mızdan, ona havale ile bu önemli konuyu –izninizle- burada hitama erdiriyoru­m.

Meşhur Arabî özdeyişte denildiği gibi, Ârif olana “işâret” kâfi imiş…

“El-ârifu tekfîhiliş­âreh…”

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye