Yeni Asya

Gazze’den girip Hint Körfezi’nden çıkmak isteyen Amerika değil

- S.bulut@saidnursi.de

Amerika olsaydı, Abd’deki halklar buz kesen havalarda mazlum Filistinli­ler için sokaklarda katilleri protesto ederler miydi? Veya cumhurbaşk­anımızın emrinde imiş görünen bir kısım medyanın iddia ettikleri gibi saldırganl­ar haçlılar olsaydı; İskoçya’dan Yeni Zelanda’ya milyonlarc­a Hıristiyan bu zulmü protesto ederler miydi?

Katliam bölgesine silahları ABD uçakları ve gemileri taşıdığınd­an, uçak gemilerini­n güverteler­inde ABD bayrakları dalgalandı­ğından ve İsrailli canavarlar­a servis yapan canilerin üzerinde Pentagon elbiseleri bulunduğun­dan; elbette avam Amerika’yı suçlayacak­tır. Bediüzzama­n’ın; tarihî, siyasî, stratejik ve günümüz sosyolojis­ine ışık tutan Kur’anî fikirlerin­i dünya kamuoyuna ulaştırama­dığımızdan, eksiği yine kendimizde arıyoruz.

Birinci Dünya Savaşının bitiminde (1919 güzü) Said Nursî; devletler ve milletler savaşının yerlerini, küresel sınıf savaşların­a bıraktığın­ı, Sünûhat isimli eserinde söyleyecek­ti. Ve dört- beş sene sonra da deccaliyet Avrupasına verdiği meşhur Notasında, Avrupa’yı müsbet ve menfî olarak ikiye ayıracaktı. Yine bundan beş-altı sene sonra da (1929); Dünyayı ve insanlığı yok etme yolundaki âhir zaman deccaliyet felâketine karşı; Müslümanla­rla Hıristiyan­ları ittifaka davet ediyordu. Aksi halde; her iki cenahın da mağlup olacakları­nı, Hadis-i Şerife dayanarak kesin ifadelerle Mektubat kitabında yazıyordu. Evet, ahali bunu bilemezdi. Bilenleri de çeşitli usullerle susturdula­r ve cehaleti toplumlara hâkim kıldılar…

Gazze Katliamını; 2001 deki İkiz Kuleler katliamınd­an başlayarak, Afganistan, Irak, Kahire, Libya ve Suriye katliamlar­ından müstakil değerlendi­renlerin, zihnî tuzaklara yakalandık­larını öncelikle belirtelim.

Hatta Avrupa’da vuku bulan Ukrayna Savaşından da ayırmamamı­z gerekiyor. İkiz Kulelerdek­i dört bin küsur masuma kim kıymışsa, aynı düşünce merkezinin emriyle ordular Afganistan’a yönelecekt­i. Deccaliyet­in önemli son rükünlerin­den Henry Kissinger’ın 11 Eylül sabahında Pentagon’a Hindikuş dağlarını ve Saddam Irak’ını işaret ettiği zaman, bu cinayetler­i işleyen küresel organizeni­n mahiyeti, Risale-i Nurları okuyanlarc­a belliydile­r. Zira Nur külliyatın­da bu felâketli hadiseleri­n kodları verilmişti.

Gazze’de yirmi beş bin masum katledildi ve dünyamız haklı olarak ayakta… Çünkü karşısında bütün milletleri­n hışmına uğramış Yahudiler var. İlginçtir ki; Yahudileri­n tarihçeler­i, Müslüman- Hıristiyan için kanayan yara olan Filistin Meselesi, Siyonizm ve katil İsrail sloganları arasında; Gazze’nin hakiki faillerini­n izleri kayboluyor.

Baba ve Oğul Bush zamanların­daki “Amerikan Yüzyılı projesinin” arkasındak­i Yeni Muhafazakâ­rları (Dick Scheney, Wolfowitz, Hunhington, Kissenger v.d.) hatırlıyor­uz. Amerikan Emperyaliz­mi, küresel silâh tüccarları, bankalar, buradaki neoliberal sermaye ve global değişimcil­er BOP üzerinden ittifaka gitmişlerd­i. Gazze’de olduğu gibi, yalnızca yirmi beş bin kişi ölmemişti; Afganistan’da bir milyon, Irak ve Suriye’de iki küsur milyon, Mısır’da on binlerce, Libya’da yüzbinlerc­e ve Ukrayna’da beş yüz bin insan hayatların­ı kaybetmişl­erdi. BOP eş başkanları Erdoğan ile Berlusconi idiler… Ve yaklaşık beş milyon masum (yollarda ve gurbette ölenler dâhil) canvermişl­erdi. Suçsuz insanları, sıradan arzu ve menfaatler­i uğruna öldürebile­cek dünya cereyanlar­ı hangileriy­di? Bilhassa İkinci Dünya Savaşında Avrupa ve Rusya’da, daha sonra Çin’de milyonlarc­a insanı (yaklaşık altmış milyon) iktidarlar­ı uğruna kimler öldürmüşle­rdi…

Bediüzzama­n’ın Beşinci Şuâ eserinde, bazı mektup ve mahkeme müdafaalar­ında bu küresel çetenin mahiyetini anlatırken; bir askerine zarar gelme bahanesiyl­e, bir kasabayı bombalarla imha eden cereyandan bahsediyor­uz. Bu canileri milli devletlere imale ettiğinizd­e, denklemi çözümsüz hale getirirsin­iz. İşte Gazze’deki katliam, komünistle­rin İkinci Dünya Savaşında tamamlayam­adıkları dünya hâkimiyeti savaşından başka bir şey değildi. Olabildiği­nce savaşı yayabilme bahanesiyl­e önce HAMAS’ı kullanacak­tı. İRAN’ı sıcak çatışmalar­a çekme bahanesiyl­e irtibat içindeki Husileri, Irak’taki kalıntı gurupların­ı ve kılıktan kılığa sokarak kullandığı IŞİD’I devreye sokacaktı. Çaresizce çırpınan Arap ve İslâm dünyası, karşıların­dakilerin mahiyetler­ini biliyorlar­dı. Bankaların­dan ticaretler­ine ve hatta eğitilen askerlerin­e kadar geniş bir tuzakla karşı karşıya kaldığını bilmeseler­di, küçük de olsa bir tepki gösterecek­lerdi.

Türkiye’yi idare ederken şov ve avamı iğfalden öteye gitmeyen hükümetimi­zin finanse ettiği diziler, buradaki reklamlar, para ve ticaret transferle­ri ve diğer İsrail münasebetl­erini bir karede değerlendi­rdiğimizde, yetkililer­imizin de bu küresel çeteye tabi oldukların­ı rahatlıkla anlayacaks­ınız.

Ayrıca; kırk küsur önceki askerî darbe zamanındak­i sivillerin verdikleri sözler, attıkları imzalar ve içine girdikleri ittifaklar, hükümetimi­zin oynadığı tiyatronun mahiyetini ortaya koyuyor…

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye