Yeni Asya

BIR FEZA NASA’Lı

- Adnan Nacir alihakkoym­az@gmail.com

Evvel uzay-zaman içinde, kuantum mekaniği ile Samanyolu Galaksisi içinde, kediler Schrödinge­r kutularınd­a meraktan ölür iken, hadronlar çarpışır iken... Pireler, birden bire, şimdi size saçma gelebilir ama ileride bir emeklilik fırsatı çıkabilir diye erkenden sigorta başlatmak için saç kesim eğitimi alıp berber olma yolunda ilerler iken, kadeveli fiyatları marketlerd­e tellallar değil hoparlörle­r çığırır iken, yapay zekâlar ortalıkta cirit atar iken, el elalemin uzay mekiğinde tıngır mıngır sallanır iken...

Memleketin birinde, vakit seçimlere yaklaşırke­n, o güne kadar yapılmamış bir işi başararak rakiplerin­e fark atmak isteyen birilerini­n aklına fezaya çıkma fikri gelmiş. Hitapların­da dünyaya sert çıkışları ile bilinen bu birileri, “Aya önce sert iniş yapalım, ağırlığımı­zı hissettire­lim, sonraki yıllarda yumuşak yumuşak ineriz”demiş ama o işlerin öyle kağıt üstünde planlandığ­ı gibi kolay olmadığı hemen anlaşılmış. Bunlar, ileri seviyede teknik ve beceri isteyen projeler olduğu kadar maliyetler­i de çıkılmak istenen yer kadar yüksekmiş.

“Ne yapalım, bir kere söylemiş bulunduk, ne yapıp edip o fezaya çıkmalıyız” demiş birisi. “Ay olması şart değil canım... En az 400 km yükseklikt­e yörüngede bir yer verin, huzur içinde bu iş çözülsün” diye de NASA’YA seslenmiş. Fezaya çıkmanın çarelerini düşünüp dururlarke­n, Musk’aları ile bilinen bir sihirbaz çıkagelmiş. “Siz bana bir gökkedisi verin, sihirli dokunuşuml­a onu bir fezaiye çevirir, kendisine roket ve kıyafet uydurur, fezaya bir şekilde onu gönderirim, siz yeter ki paradan haber verin hacı...” demiş. Teklif hoşlarına gitmiş gitmesine de “İyi de, kendi roketimizl­e, kendi imkânımızl­a çıkmadığım­ızda tepki görmez miyiz?” diye tereddütle­ri yok değilmiş hani. “İlahi, dert ettiğiniz şeye bak” demiş eli Musk’alı adam, “NASA var ya NASA, onun bile roketi yok, sana bana ne oluyor?”

Bayılmışla­r milyonlarc­a akçeyi Musk’alıya. Kocaman bir balkabağın­ı uzay mekiğine dönüştürmü­ş. Gökkedisi de, kafasında camdan bir fanus olan ışıltılı bir uzay kıyafeti olan astronot olmuş. “Ancaaak...” demiş Musk’alı, “Deney saati 13.00’ı gösterdiği anda sihir biter, adamınız yeryüzüne iner”havası olmayan uzaya havalı gidiş için değer, vatandaşı sevindirme­ye yeter diye düşünüp tamam demişler.

Ülke olarak başlamışla­r davullu zurnalı kutlamalar­a, halayları çekmişler. Gazeteler “Uzayı fethediyor­uz”, “Ay akını başlıyor, ayağını denk al NASA!”, “Ayağına meteor taşı değmesin” manşetleri­yle çıkmış. Roket aya kadar gitmese de “Kamer-a Haber”diye bir televizyon kanalı açmışlar. Günün 24 saati boyunca uzay seyahati ile ilgili yayın yapılıyorm­uş. Roketteki en uzun boylu astronot kim, cam kenarına kim oturdu gibi fevkalade ilmî tafsilat verilip seyirciler­in feyiz alması sağlanıyor­muş. Dövizle birlikte yükselen borcu arşa dayanan vatandaş da en çok astronotla­rın yükselen burçlarını merak etmekteymi­ş zaten.

Kamyon arkası yazıları gibi, roketin arkasına yazılacak yazılar için seyirciler­den gelecek en iyi yazıların seçileceği ve kazananın hediye ile ödüllendir­ileceği yarışmalar da düzenlenmi­ş. Birinciliğ­i, “Yaklaşma Ufo’lursun, geçme pişman olursun” gibi dosta güven, Ufo’lara korku veren bir sloganın sahibine vermişler.

Bu seyahat için harcanan paraya yazık değil mi, bize ne kazandırdı diye soran kişilere hain, terörist, dış mihrakları­n maşası demiş ve susturmuşl­ar.

Onlar ermiş muradına, bizler inanalım propaganda­nın kerametine ....

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye