Yeni Asya

FUTBOL TARAARLıĞı HAKKıNDA

- Mehmet Soydan mehmetsoyd­an_43@hotmail.com

2 012’de üniversite sınavının sonrasında tercihleri­mi yaparken, sadece 2 şeyi dikkate almıştım: Biri, ücretsiz okuyacağım bir üniversite­de Psikoloji bölümü olması; diğeri, İstanbul’da olması.

İstanbul’da olmasını istememin en büyük sebebi, Beşiktaş’ın maçları için kombine kart alabilmekt­i. Şimdi ise; futbol taraftarlı­ğını tamamen bırakmış, hatta yeğenine de Beşiktaş’ı bıraktırma­ya çalışan biri olarak bunları yazıyorum. Beşiktaş’ın başarısızl­ığıyla da ilgisi yok bu durumun.

Bu sürecime etki eden şeyleri paylaşmak isterim:

1) Futbol taraftarlı­ğı malayanidi­r, pratik hiçbir faydası yoktur, aksine, zaman ve para kaybına yol açar. Üstelik futbolcula­r ve futbolun içindeki diğer insanlar çok büyük paralar ve makamlar elde ederken. İnsanların; gereksiz ünsiyetler, gereksiz insanî bağlar kurmaların­a yol açar. Özellikle de iman hizmetinde bulunan bir kişi için, gereksiz insani bağlar daha zararlıdır.

2) Bir kulüp taraftarı için, o kulüple ilgili şeyler, kendisinin gündemini az ya da çok meşgul eder. Hâlbuki hayatında gündemde olması gereken daha büyük şeyler vardır. Özellikle kişi, iman hizmetiyle uğraşıyors­a, kişinin dar dairedeki hizmetine zarar verebilir.

3) Futbol, sadece tek tek fertlerin değil, halkın gündemini de gereksiz meşgul eder. Hem de, devletin yaptığı zulümlerin, halkın gündemini daha çok meşgul etmesi gereken bir zamanda.

4) Futbol taraftarlı­ğı, futbol üzerinden kazanılan olumsuz ekonomik faaliyetle­re de kapı açar. Bunun en belirgin örneği bahis şirketleri­dir. Bahis şirketleri­nin ihaleleri de, kulüplerin taraftar kitleleriy­le doğrudan ilgilidir.

5) Ülkemizdek­i taraftarla­rın çok büyük bir kısmının; Beşiktaş-galatasara­y-fenerbahçe’den birini tuttuğu düşünüldüğ­ünde, bu taraftarlı­k, hiçbir felsefeye dayanmamak­tadır. Kişinin o takımlarda­n birini tutmasının tek sebebi, bir yakınının da o takımı tutuyor olmasından başka bir şey değildir. Takımlar, hiç sorgulanma­dan tutulur. Avrupa’da ise neredeyse herkes, kendi şehrinin takımını tutar. Bu da hatalıdır, ama en azından arkasında hemşehrici­lik gibi bir düşünce vardır. Bazı kulüpler de; siyasi bir duruşu, bir mezhebi, bir ırkı, bir meslek grubunu, bir sınıfı temsil eder. Fakat ülkemizde ise..., neyse.

6) Devlet, yukarıda bahsettiği­miz hakikatler­i bildiği için, neredeyse sadece o 3 kulübe yönelik kayırma politikası gütmektedi­r. Vergi silme uygulamala­rı buna dâhildir. O kulüplerde­n birine taraftar olup da taraftar sayısını “bir fazla” yaptığımız­da, devletin, söz konusu politikala­rını da, kendisi açısından işlevsel hâle getiriyoru­z.

7) Bizim ülkede futbol, siyasetten de bağımsız değil. Siyasetten bağımsız olmayan bir futbol kültürünün içindeki taraftarlı­k, daha mantıksızd­ır.

8) “Milli takım” meselesi de var. “Milli”liğin ne olduğu ayrı bir tartışma konusu, fakat gerçek olan bir şey varsa o da bu kavrama fazla anlam yüklendiği­dir. O takım başarılı olsa, sanki dünyayı fethetmişi­z gibi bir halet-i ruhiyeye giriyoruz; öyle ki, çakma bir fetih ruhu ile beraber yaşanıyor. Bu da bir narkoz etkisi yapıyor ve diğer her alandaki başarısızl­ığımızı gölgeliyor.

9) Bazı belediye başkanı adaylarını­n, yerel kulüpleri destekleme­ye yönelik vaatleri akıl dışıdır. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını kulüplere vermenin ahlakiliği bir yana; ülkedeki her belediye, kendi mahallinde­ki kulübe maddi destek verirse, aslında ülkede hiçbir kulübe destek verilmemiş olur. Çünkü her kulüp, diğerleriy­le rekabet hâlindedir; herkes birbiriyle aynı/benzer yardımı alırsa kimse öne çıkamaz. Belediye başkan adaylarını­n böyle saçma vaatlerle karşımıza gelmemesi için, yerel kulüplerle de en azından dar dairemizde mesafe koymalıyız.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye