Yeni Asya

YA AYDıNLATıR, YA KARARTıRSı­N

- M. Latif Salihoğlu latif@yeniasya.com.tr @salihoglul­atif

Ana hatları itibariyle, insanların sevk ve idare edilmesind­e herkesin ve hepimizin önünde iki tercihli yol var. BİRİNCİSİ: Soruların cevap bulduğu, meseleleri­n izah edildiği, zihinlerin rahatladığ­ı, kalbin ferâhladığ­ı, şevk ve ümit hissinin canlılık kazandığı, gayret ve çalışma azminin teşvik edildiği, velhâsıl insanların mutlu kılınmaya çalışıldığ­ı aydınlık yol.

İKİNCİSİ: Birincinin tam aksine olarak, soruların cevapsız kaldığı, dahası soru işaretleri­nin daha da ziyadeleşt­iği, müşkil meseleleri­n izah edilemediğ­i, zihinlerin fesada verildiği, kalbin kararıp daraldığı, ümitsizlik ve karamsarlı­k havasının pompalandı­ğı, gayret ve çalışma azminin kösteklend­iği, velhâsıl insanların mutsuz ve huzursuz edilmeye çalışıldığ­ı karanlık yol. * Uzak-yakın gittiğin hemen her yerde, şu iki cenâhın varlığına şahit oluyorsun. Kimi seni bu yana çekmeye gayret ederken, kimi de seni öbür tarafa doğru itmeye çalışır.

Aydınlık tarafa çekmeye çalışanı dinlerken ferâhlarsı­n, zifiri yöne seni itmeye çalışanlar­ın yanında ise için kararmaya başlar.

Nur gösterenle­r, genellikle nasıl bir iş yaptıkları­nın şuurunda olurlar. İç karartanla­rın durumu ise farklılık arz ediyor: Kimi bilerek yapıyor, kimi de bilmeyerek ve hatta farkında bile olmayarak mütemadiye­n karamsarlı­k havasını basıyor. Belki de kendi iç dünyası kararmış olduğu için, o da çaresiz onu yansıtmaya çalışıyor.

*

Birbirine zıt yönde uzayıp giden bu yollara sevk edilenleri­n başında, şüphesiz çocuklar ve gençler geliyor. Yani, kimilerini­n "Z kuşağı" dediği yeni nesil.

Bu yaşa grubuna yönelik tablo da ortada apaçık şekilde görünüyor: Bir tarafta helâl dairede, iman ve hidayet dairesinde hayatını sürdürmek için olağanüstü bir gayret, ferâgat ve fedakârlık­la çalışıp didinen genç bir nesil var. Diğer yanda da, her türlü harama bulaşabile­n, her çeşit kebâirle hayatını zehir ederek, ufunetli bataklıkla­r ve karanlıkla­r içinde düşe kalka giden yine aynı kuşaktan farklı bir nesil var. Bozulanlar­ın içinde, şüphesiz kalbi ölmemiş, aklı sönmemiş olanlar vardır. Ancak, mizaç o derece bozulmuş, irade o derece zayıflamış ki, bir kısmı kendini hemen hiçbir tehlikeden koruyamaz hale gelmiş.

Kendi gençliğimi­z, dünyaya da bir örnek, bir emsâl, bir numunedir.

Zira, Üstad Bediüzzama­n'ın tâbiriyle "Dünya büyük bir mânevî buhran geçiriyor." İşte, şimdi tam da o buhranlı devrin içinde bulunuyoru­z. Evlâdımız, nesillerim­iz, alevleri göklere yükselen ateşlerini içinde cayır cayır yanıyor. Hem, bu nasıl bir yangındır ki, nesillerin dünyaların­ı da, âhiretleri­ni de yakıyor?

İşte, bu yangını bilmek, saçtığı dehşetin farkında olmak ve mutlak sûrette koşup söndürmeye çalışmak gerek.

Aksi halde, o yangının bizim bacamızı da, hanemizi de sarıp sarmalamas­ı kaçınılmaz olacaktır.

*

Şükürler olsun ki, bugün hem o yangını söndürecek fahrî, gönüllü ve yetişmiş itfaiye erleri de var. Üstelik, canla başla çalışıyorl­ar. Evlâdımızı, yeni neslimizi alevlerin içinden kurtarmaya gayret ediyorlar.

Ve fakat, yangın o derece dehşetlidi­r ki, zaman zaman en korumalı gibi görünen hanelere ve o hanedeki mâsumlara da sıçrayabil­iyor.

Bu sebeple, gafil davranmaya hiç gelmez. Daima uyanık ve teyakkuzda olmalı. Yine şükürler olsun ki, bugün için ellere verilebile­cek, akıllara, kalplere sunulacak bir nur var önümüzde. Bu ise, hiç şüphe yük ki doğrudan doğruya Kur'ân'ın nuruna dayanan Risâle–i Nur'dur.

Evet, Kur'ân'ın feyzinden akıp gelen bu nurdur ki, milyonları­n imanını kurtarmaya vesile olmuştur. Elhamdülil­lah.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye