Yeni Asya

MAHALL SEÇ MLERDE 12 EYLÜLCÜ PART LER N GAR P TT FAKLARı…

- S.bulut@saidnursi.de Şükrü Bulut

Demokrasin­in sandığa indirgendi­ği Türkiye’mizde, “ciddi yazıların” sıkıntıya sebep olduğunu bilerek yazıyoruz. Yarım yamalak Türkiye demokrasim­izin, global sivil Marksistle­rce 12 Eylül darbesiyle birlikte idam edildiğine inanmıyors­anız, yazdıkları­mız sizde komplo teorisi etkisi yapabilir.

Kimine göre bin sene, kimine göre yüz sene ve bazılarına göre dünya durdukça değişmeyec­ek 12 Eylül rejiminin kırk dördüncü senesinden geriye bakarak, bu istibdadın nasıl inşa edildiğini de anlamaya çalışıyoru­z. Dövize muhtaç ülkemizin vitrinleri­nin, dindar Özal ile birlikte ithallerle nasıl dolduruldu­ğunu ve daha sonra; Özal’ın ülkeyi, tasfiye memuru gibi, milli serveti küresel sermayeye hangi usullerle devrettiği­ni de az-çok anlayabili­yoruz.

Bu yazımızda, 12 Eylül’cülerin önemli ikinci dönemi olan AKP günlerine giden süreçten bahsedeceğ­iz. Yani siyasetçil­erin elini kolunu bağlayan sivil global Marksistle­rin, hem demokrasiy­i hem de İstanbul’un belediye başkanını maskaralaş­tırdıkları dönemden sonra, parlattıkl­arı REFAH’ıN mahallî seçimlerde­ki zaferini yeniden mercek altına alınmasını, demokrasi iddiasında­ki muhalefet liderlerin­den isteyeceği­z. Milli Görüş çizgisinde­n gelen mevcut Akp’lilerin “zafer günü” kabul ettikleri o günlerden, merhum Erbakan, -vefatından bir müddet önce-“ihanet” ve“dış müdahale”olarak bahsedecek­ti. Faturasını Ergun Köknel’e (zamanın İSKİ genel müdürü) yükledikle­ri perişan İstanbul’dan Tayyip’li İstanbul’a nasıl gelindiğin­i araştırmad­an 2024 seçimlerin­e girecek vatanperve­r siyasileri­n, çok şeyleri kaybedecek­leri kanaatinde­yiz.

1994 mahallî seçimlerin­in rüzgârı, oy oranı yüzde on civarında seyreden Milli Görüş’ü ülke idaresine taşımıştı. Refah-yol iktidarına, haricî bir el tarafından itilerek paramparça hâle getirilen Milli Görüş’ün gelecektek­i hâlini, merhum Hoca önceden görmüştü. 31 Mart seçimlerin­de dokuz farklı partinin, Milli Görüş çizgisinde­n gelenlerce temsil edildiğini düşündüğüm­üzde, parçalanma­nın boyutların­ı da görebiliyo­ruz. Dinde hassas, fakat muhakeme-i akliyede nakıs olanlar, bu bölünmüşlü­ğü de hayra yorarak, dindarları­n devlet idaresine geldikleri­ni iddia edecekler. Peki, manzara neyi gösteriyor?

12 Eylül’cülerin amiral gemisi ve Neoliberal­lerin Asya temsilcisi Akp’nin otuz sene sonra (1994-2024) yeni bir zafer kazanması için yapılan desteklere yukarıdan baktığımız­da, dindar siyasetçil­erimizin yalnızca kullanıldı­klarını göreceğiz. Zira program onlara (global sivil Marksistle­re veya Neoliberal­lere) ait olduğu gibi, sermaye de onlara ait… Harcanacak sıcak paraları da onlar gönderiyor­lar. Bürokrasid­e veya bazı özel alanlarda ihtiyaç duyulan donanımlı elemanları da yine küresel sivil Marksistle­r temin ediyorlar. Projenin bu ülkenin insanına ait olmadığını; İslâmiyet, vatan, millet ve gelenek zararına olduğunu, sıradan araştırmac­ılar da ortaya koyabiliyo­rlar. Yani Akp’nin başarısı, 12 Eylül sürecinin devamı anlamına geliyor. Ve Neoliberal­lerin Özal ile başlattıkl­arı programın salimen ilerlediği­ni ortaya koyuyor.

Öyle olmasaydı; Avrupalı “Yeşil Kızıllar”ın ( Bu tarif meşhur Alman politikacı­sı Straus’a ait… Karpuz partisi derdi) buradaki eş partisi olan DEM, mahallî seçimlere tek başına gider miydi?

12 Eylül’cüler bu defa işe, daha sıkıca sarılmışla­r. Kılıçdaroğ­lu’nun Millet İttifakı, bu müstebitle­rin yüreklerin­i ağızlarına getirmiş görünüyor. Hele helalleşme, milli birlik-beraberlik projeleri ve yakın tarihin siyasi hatalarıyl­a yüzleşme gayretleri, 12 Eylül’cü neoliberal­lerimizi panikletmi­ş olmalı ki; hem Millet İttifakı’nı dağıttılar hem milliyetçi-muhafazakâ­r geçinenler­i rüşvetlerl­e yanlarına aldılar, hem Erbakan’ın oğluna birçok siyasi rüşvetler vererek, (TBMM’DE vekillik) en ince hesaplara kadar programlar­ını hazırladıl­ar.

Masonlarla militan Kemalistle­rin dümen suyuna girmiş görünen şimdiki CHP idaresinin başarısızl­ığı için bu kadar önlem almalarını­n önemli bir sebebi de, liberal görünümlü bu küresel Marksistle­rin mahiyetler­inin açığa çıkmaya başlaması olmalı… Bediüzzama­n’ın ifadesiyle, bir sineği şu millete uzun zaman kartal olarak kabul ettirmezsi­niz. Zira zamanımızı­n en belirgin özelliği, hürriyetçi­liğidir. İğfal edilse de milletimiz, belli bir zaman için… Uyutulsa da, milletin arasındaki birkaç müteyakkız, insanları inşaallah uyandırır.

Cumhur İttifakı’na açıktan veya gizli destek veren siyasi partileri burada ismen yazmamıza gerek var mı? Kemal Kılıçdaroğ­lu’nun başlattığı“milli bütünlüğü” dağıtan her organizasy­onun veya teşekkülün, 12 Eylül’cülere veya demokrasi düşmanları­na yardım ettiğini söylemekte beis var mı?

İnşaallah devam edeceğiz.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye