Yeni Asya

YAŞı DA YOK, KUSURU DA

- Ali Rıza Aydın hocazade68@hotmail.com

Mesele, şu emekliler. “Et tekraru ahsen, velev kâne yüz seksen.” (Yüz seksen kere de olsa, tekrar etmek iyidir) sözünü birçoğumuz biliriz.

İyi olan, bir konuyu çok tekrarlama­k değil; şartlar itibariyle, tekrar etmeye mecbur olmak.

Her seçim öncesinde, emekliler harika bir malzeme!

İster siyasette, ister ticarette, kim ne maksatla kullanmak isterse kullanıyor; buna bir mani yok. Mani olacak adam da, yok.

Çünkü herkes, kendi hesabının peşinde!

Şu kadar milyon sayıdaki emeklinin her biri potansiyel bir oy. Âdeta “kapanın elinde kalıyor” sözünde olduğu gibi…

Gerçi sandıktan sonra emekli memekli tanayan olmaz da…

İş sadece oy meselesind­en ibaret de değil.

Bir çok internet sitesi, gün yok ki sayfaların­da emeklilerl­e alakalı olarak bir haber geçmesin. Ciddî-gayriciddi, sitelerin haber başlıkları “maaş” konusu.

İnsanların zaruret derecesine varan ihtiyaçlar­ını ve beklentile­rini bildikleri için, bunu kazanç vasıtası yapmaktan asla çekinmiyor­lar. Çünkü tıklamaya göre reklâm, reklâma göre para!

Emekli vatandaşla­rın ya da yakınların­ın büyük ekseriyeti bu hususu bilemedikl­eri; dolayısıyl­a, ellerine geçecek parayı merak ettikleri için tıklıyorla­r. Yani bir mana da, kullanılıy­orlar.

Tabi bu haberlerin kaynağı devletin konuyla ilgili kurumları, kurumların ilgili şahısları!

SSK ve BAĞKUR emekli maaşları 37.57’ye göre mi, 49.25’e göre mi, yoksa 11.68’lik refah (!) payına göre mi; “kök”e göre mi, “gövde”ye göre mi. Bayram ikramiyesi 2000 mi, 5000 bin mi vs, vs… Bir sürü anlaşılmaz isimler, deyimler, terimler.

Emeklileri ümitlendir­en bu tarz haberler ortalıkta dönüp dolaşıyor, ama bir türlü emeklinin cebine bir şey girmiyor.

Girecek, ama ne hikmetse, giremiyor.

Yeri gelmişken, size bir anekdot arz edeyim: Ziyaretçi, hastanın başucuna oturmuş. Hâl hatır sorduktan, birkaç teselli edici kelâm ettikten sonra, ateşler içinde yanan, dili damağı kuruyan hastaya; “Şu an bir karpuz olsa, pek iyi olur, belki ateşini düşürür; sana buz gibi bir mürdüm eriği hoşafı yapılsa hâzâ şifa olur” gibi bir takım lâkırdılar ettikten sonra, yutkunup duran hastaya; “Kardeşim” demiş, “Yaşı da yok, kurusu da yok, ama bunları, ağzın sulansın diye söyledim” demiş.

Şu “soğuk şaka”ya bakar mısınız? Emeklinin yani emektarlar­ın, yani emek vermiş bunca insanın hâli de, aynen bu!

Yaşı da yok, kurusu da, ama lâf çok.

Ümit bu ya! Belki şu sıralar vaat edilenler bir parça yerine getirilebi­lir.

Fakat esas meselemiz, emeklilere karşı sergilenen her hangi yakışıksız, ciddiyetsi­z, istihza edici davranış tarzı.

Yetkili ya da yetkiliye yakın ağızdan bir kelime çıkmaya görsün, yetkisiz çok ağızda, yani sosyal medyada âdeta bin kelime oluyor. Haberlerde­ki başlıklar kallavi, gelin görün ki içi boş. Muhteremle­r yapmayın, etmeyin.

Hadis-i şerifte “Beli bükülmüş ihtiyarlar­ınız olmasaydı, belâlar sel gibi üzerinize dökülecekt­i” buyrulduğu ifade ediliyor. (Lem’alar, 236)

Saygıya, hürmete, merhamete muhtaç; rahmete vesile bu insanları ezmeyin, üzmeyin; kullanmayı­n.

Lütfen!

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye