BERAAT KARARıYLA BOŞA ÇıKAN “DELIL”LER
“Terör örgütü propagandası” iddiasıyla yargılandığımız davanın önceki safahatında verilen ve iki defa istinaftan dönen mahkûmiyet kararında gösterilen “delil”lerden bazıları şunlardı:
15 Temmuz Araştırma Komisyonu Başkanı Reşat Petek’in “15 Temmuz’da darbe yapmasaydılar 2-3 yıl sonra darbeye gerek kalmadan devleti ele geçireceklerdi” sözünü aktarıp, “O zaman niye darbe yaptılar?” diye sormamız. Ve şu tweetlerimiz:
“Balyozcu ‘Eğer bu darbe (15 Temmuz) öne alınmasaydı 6 yıl sonra TSK’DA f.ö.’cü olmayan general kalmayacaktı’ diyor. Eğer öyle idiyse bu hedefe varmak için 40 yıldır çalıştığı söylenen örgüt niye 6 yıl daha beklemeyip darbe yapma ve herşeyi berbat etme saçmalığına tevessül etti?!”
“15 Temmuz hesaplaşmasının darbe ve terörle hiçbir alâkası olmayan masumların kıyımına dönüştürülmesini hiçbir vicdan sahibi kabul edemez.”
Keza “Böyle hukuk devleti olur mu?” başlığıyla yayınlanan 16.12.2014 tarihli köşe yazımızdaki şu cümleler:
“Kendinize yapılmak istendiğini iddia ettiğiniz darbenin misillemesini bir yıl sonra medyaya darbeyle yapmaya kalkarsanız komik olursunuz... Gazetecilerin akıl dışı şüphelere dayalı ithamlarla görev yerlerinden alınıp gözaltı için emniyete götürülmesi, ülke için yeni bir utançtır...
“Hakkında gözaltı kararı verilenlere isnad edilen suçların aynı açıklamada silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek, üyesi olmak, örgüt kapsamında sahtecilik, iftira olarak sıralanması daha ilk bakışta hukuk ciddiyetiyle örtüşmeyen son derece tuhaf bir tablo ile karşı karşıya olunduğu izlenimi bırakmıyor mu?
“Yarım asırlık yazı hayatında dinî konulardan başka birşey yazmayan Ahmet Şahin gibi kalemler mi devletin egemenliğini ele geçirmek için silahlı terör örgütü kuracak, yönetecek, üyesi olacak?!”
Mahkûmiyet kararında bu ifadeler “silahlı terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek ve övecek, aynı zamanda bu yöntemlere başvuruyu teşvik edecek şekilde propagandasını yapmak” olarak değerlendirilip, “paylaşılan tweet, söz, yazı ve görsellerin açık somut ve yakın tehlike olduğu” iddia edilmişti.
Ama istinaf bu “delil” ve gerekçeleri yeterli bulmadı ve kararı esastan bozdu. Mahkeme de son duruşmada verdiği beraat kararıyla bunların geçersizliğini kabul etmiş oldu.
(Birlikte yargılandığımız İbrahim Özdabak’ın “suç delili” olarak gösterilen karikatürlerinden bazı ilginç örnekleri de yarın aktaralım.)