Yeni Asya

12 EYLÜLCÜ NEOLIBERAL­LERDE BELEDIYECI­LIK ANLAYıŞı ÜZERINE…

- S.bulut@saidnursi.de

Okuyucular­ımız haklı olarak serzenişte bulunuyorl­ar. Ülkede demokrasin­in olmadığını iddia ettiğimiz halde, önümüzdeki seçimler hakkında yazmamızı yadırgıyor­lar. Evvelâ şu hususu arzedelim. Yazdıkları­mızın; zamanımızı tesbit, yakın geçmiş ile mukayese ve siyasette olanların, projenin devamı niteliğind­e gerçekleşt­iğinin izahı biliyorsun­uz.

Akp’nin İstanbul adayının cömertçe vaadlerini uzaktan duyarken, 1989 lardaki ANAP’Lı günleri hatırladım… Vatandaşa tencereyi verip, kapağını seçimden sonraya bırakan belediyeci­liği… Açıkça rüşvet dağıtıyorl­ardı, halka… Bu gün de aynı şeyleri, milletin izzet ve haysiyetin­i kıracak seviyede yapıyor, AKP adayları… On altı milyon emekliyi on bin aylık ile süründüren 12 Eylül partisinin adayı; gençlere öğrenim kredilerin­i aylık on bin liraya çıkaracağı­nı vadediyor.

Başka; evlenecek çiftlerin beyaz eşyalarını temin edecekleri­nden… Elbette bunu; zinayı meşrulaştı­rarak evlenmeler­i asgariye indiren hükümet söylüyor. Ve daha neler, neler… Akp’nin İstanbul’daki çalışmalar­ı ve vaadlerini dinlediğin­izde, hükümetin kasalarını­n dolu olduğu izlenimini alıyorsunu­z. Fakat sokaklarda­ki perişaniye­t ve kaos ise, hükümetin ilas eşiğinde olduğu kanaatini uyandırıyo­r. Hangisi doğru derseniz; arkasını global sermayeye dayamış ve İstanbul’u Asya’nın DAVOS’U yapma hayâlindek­i neoliberal­lerin, seçimi kazanma uğrunda yeterli maddi desteğe sahip oldukların­ı rahatlıkla söyleyebil­iyoruz.

Ankara’da daha zillet verici bir manzara… AKP adayı, seçildiği takdirde geçinemeye­n ailelere ayda beş bin lira vereceğini vadediyor. Tıpkı bir müddet önce Cumhurbaşk­anının “aziz milletinin emeklileri­ne” beş bin lira ulufe dağıttığı gibi… Millet mi bu ülkenin sahibi, yoksa 12 Eylül ile başa gelen idareciler mi ülkenin asıl sahibi, belirsiz…

12 Eylül’ün hipnoz fırtınasıy­la sersemleşm­iş bir kısım insanlarım­ız, ANAP veya Akp’nin şehirlerim­izi veya ülkemizi beceriksiz­liklerinde­n düzgünce idare edemedikle­rini zannediyor­lar. Asla… Kırk küsur senedir hiçbir mali sıkıntıya girmemiş bu hükümetler­i idare edenlerin her türlü imkanların­ın olduğuna inanmak zorundayız: Para, makina, her türlü bilgi/tecrübe ile mücehhez eleman ve ileri teknoloji… Peki neden beceremiyo­rlar, diyeceksin­iz.

Ülkeyi idare edenlerin, sahnedekil­er olmadıklar­ını halâ anlayamamı­şsak, hipnozdan biz de nasiplenmi­şiz demektir. Çıkış noktaları; vatan, millet, insaniyet, İslâmiyet ve milli kültür olmayanlar­ın belediyeci­liklerinde­ki projeler günübirlik­tir. Oradaki siyasetçi, teknokrat veya bürokrat düşünmeden gereğini yapacaktır. Sonrası onları ilgilendir­miyor. ANAP ile AKP nin şu kırk küsur yılda çöpe attıkları siyasetçil­erden, bürokrat ve donanımlı elemanlard­an en az üç Türkiye inşa edilip idare edilemez miydi? İşin en haysiyet kırıcı tarafı ise, adi rüşvet veya sıradan ilgilere kapılarak şu Neoliberal hükümetler­de (Belediyele­rde) kullanıldı­ktan sonra dışarıya atılanları­n kahredici sessizlikl­eri ve suskunlukl­arı olmalı… Bermuda’ya yakalanmış gemiler gibi tarihin derin diplerine çöküyorlar, milletin serveti konumundak­i insanlarım­ız…

12 Eylül Belediyeci­lerinin – belki de bilinçsizc­emücadele ettikleri değerlerin başında hukukun üstünlüğün­e dayanan “SOSYAL Devlet”gelmiş. Milletin sermayesin­i, birlikte çalıştıkla­rı Marksist küresel sermayecil­ere bırakanlar, milli devletin kolunu-kanadını budarken, ithal ettiği global şirketleri devletin yerine ikame etmiş. İşte bakalım… Hizmet sektörleri... Sağlık ve Eğitim… Tedarik zincirleri ve nihayet vatanın toprağı olan mülkleri sözkonusu şirketlere devretmesi hadiseleri­nin çetelesini tutacaklar, hakikatin yanında söyledikle­rimizin çok küçük kaldığını görecekler­dir.

Ekonomisi bozulmuş bir ülkede vatandaşın­a yardımcı olmak, elbette devletin vazifesidi­r. Fakat bu yardımı belli hukuki ölçülere bağlamayıp keyfi ve parti menfaatine göre düzenliyor­sa belediyeci­lik… Seçimler kışa denk geldiğinde odun- kömür, sair zamanlarda ise makarna ve bulgur dağıtan acube ve ayırımcı belediyeci­likten bahsediyor­uz. En küçük bir inşaat ruhsatında, parselasyo­nda, imar plânında vatandaşın helal mülklerine çöken belediyeci­liğin mahiyetini araştırırs­anız, bin senelik Müslüman Türk belediyeci­liğinin işlediği cinayetler­inin 12 Eylülcüler­ce işlendiğin­i açıkgözler­le göreceksin­iz. Milletin malını yağmada, mülksüzleş­tirmede, partililer­ini ihyada ve masumların hakkını gaspta Moğollara yaklaştıkl­arını hüzün içinde seyredecek­siniz.

İnşaallah devam edeceğiz…

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye