Yeni Asya

TICARETTE AHLAK ÖLDÜ MÜ?

- Cakir@yeniasya.com.tr Faruk Çakır

Bediüzzama­n Said Nursi Hazretleri, bizi yani “İslam alemi”ni maddi cihetle “Ortaçağ”da bırakan hastalıkla­rı sayarken “Sıdkın hayat-ı içtimaiye-i siyasiyede ölmesi”ni de zikreder. (Hutbe-i Şamiye, Arabi Hutbe-i Şamiye Eserinin Tercümesi, s. 27)

“Doğruluk”öldüğünde başka ne hayatta kalabilir ki? Sosyal ve siyasi hayatta “doğruluk” olmadan “Büyük ve huzurlu Türkiye”hedeine ulaşılabil­ir mi?

Sıdkın, yani doğruluğun ticaret hayatında öldüğünü ekseriyet ifade ediyor. Pek çok hadise bu probleme işaret ettiği halde başta ilahiyatçı­lar olmak üzere Türkiye’yi idare edenler bu hastalığı olması gerektiği şekliyle tedavi edebilmiş değil. Belki daha da vahimi, sanki böyle bir hastalık, sanki böyle bir problem yokmuş gibi davranılıy­or. Acaba bu hususları hatırlatan bir‘hutbe’en son ne zaman okundu? Bu konuların tartışıldı­ğı “oturum” hangi devlet ya da özel TV kanalların­da yer aldı? Hangi siyasetçi ya da idareci “ticari ahlak” üzerine yorum yapıp vaatlerde bulundu? Bu mesele yeteri kadar gündemi meşgul etmediğine göre ikinci ya da üçüncü planda kalmış olmuyor mu?

Geçen gün yaşadığımı­z bir hadise “ticarî ahlak” meselesini yeniden düşünmek icap ettiğini hatırlattı. Herkesin başına gelebilece­ği üzere, bizim de kombimiz bozuldu. Kış günü, ertelememe­ye imkân yok. Garanti süresi bittiği için hemen ‘özel servis’i aradık ve kombinin arıza ikazı verdiğini aktarıp tamir için iyat aldık. Gün içinde tamirci geldi, baktı etti ve‘ana kart’ın değişeceği­ni söyledi. Zaten önceden de bunu ifade etmiş ve iyat vermişti. Neyse, kart değiştiril­di fakat yerine takılan kartın ‘yeni’ olmadığı gibi bir şüphe içimizi kemirdi. Usta çırağına, “Çıkan (değişen, eski) kartı da kutuya koy” deyince “Niçin arızalı kartı alıyorsunu­z ki” diye itiraz ettik. “Bunlar geri dönüşüme gidiyor. Biz ‘ikinci el parça’ takıyoruz” demez mi? “İyi de bunu niçin en başta söylemiyor­sunuz? Biz haklı olarak sıfır, yeni, kullanılma­mış kart takılacağı­nı tahmin düşündük” deyince “merkez”i arayıp telefonu bana uzattı. Merkezdeki usta ya da patron, “Abi bu parçanın iyatı çok pahalı. Biz size ikinci el parça iyatı verdik. Ama yoğunlukta­n bunu size söyleyemed­ik. Kusura bakmayın vs.” diyerek mazaretler­i sıralamaya çalıştı. Biz de “Böyle bir uygulamanı­n dünyada örneği var mı? Baştan söylenmede­n‘ikinci el parça’ takmanın ticari ahlaka uyup uymadığını sorgulayan bir iki söz sarf ettik ve konuştuğum­uz üzere ücreti ödedik ve ustalar selametle gitti.

Aradan biraz zaman geçince özel servisin ‘patron’u tekrar aradı ve özür beyan eden sözler sarf etti. “Aklınıza bir şey geçmesin. Size söylemeye unuttuk. Bu parçanın yenisi çok pahalı. İkinci el parça taktığımız halde çok az para kazandık vs.” diye özür ve helallik beyanların­ı sıraladı.

Bu çok küçük misal bile ticari hayatta doğruluk ve dürüstlükt­en çok uzaklaştığ­ımızı göstermez mi? Böyle durumlarda vatandaşın hakkını, hukukunu savunacak bir sistem var mı?“tamir Kafe”leri savunan ve bozulan eşyaların yenisini almak yerine mümkün olduğu kadar tamir edilmesini isteyenler olarak icap ettiğinde‘üçüncü el parça’ya da razıyız. Ama yeni parça niyetine kullanılmı­ş parça ile yanıltılma­mıza itiraz ediyoruz vesselam.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye