RABIA’NıN HAMISI(SI)
Vaktiyle, memleketin birinde; bir berber, bir kel, bir safderûn, birlikte kamp yapmaya giderler. Gece çöker, uyku vakti gelir. Bu üç arkadaş; “uyurken eşyalarımız çalınmasın” diye gece boyunca nöbet tutmaya karar verir. İlk nöbet sırası berberdedir.
Nöbetteyken canı sıkılan ve kendisine eğlence arayan berber, usturasını biler ve saf olanın saçını uyandırmadan keser. Nöbet süresi dolunca da yerine geçmesi için onu uyandırır.
Uyanmakta güçlük çeken safderun, uyku sersemliğinin de etkisiyle elini kafasına götürür ve şöyle der: “Berber de amma safmış, benim yerime keli uyandırdı…”
Bugünkü yazımız; eli usturalı berberler, sırma saçlılar(!) ve keller için.
Dünyadaki ikinci sınıf ülkelerin liderleri hakkında muhalileri tarafından sıkça sarfedilen bir söz vardır:“dış güçlerin kuklası olmak…”
Bu itham, ilk okuyuşta “ihaneti” akıllara getirse de kastedilen şey aslında“ihanet”değil“dış güçlere bağımlı olma” halidir.
Evet, ekonomisi, teknolojisi ve gücüyle, yalnızca kendi ülkesinin sınırları içerisinde değil, dünyanın başka yerlerinde de söz sahibi olan bazı büyük devletler, çeşitli sebeplerle çoğu zaman küçük ülkelerin işlerine de burunlarını sokarlar.
Emperyalistlerin parmak karıştırdığı devletlerin liderleri ise dış güçlerin “menfaat odaklı desteklerini”, dahilde iktidarlarını sağlamlaştırmak için kullanıyorlar.
İşte zurna tam burada“zırt”diyor. Kimi liderler hadlerini bilerek dış güçlere tam teslim olurken, kimi liderler ise bir hayale inanıp, “onlar beni değil ben onları kullanıyorum” diyerek kendilerini avutuyorlar. Erdoğan da onlardan biri.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 14 Şubat sevgililer gününde Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile görüştü. “Diktatör görmek isterseniz Mısır’a gidin” diyen Erdoğan Mısır’a gitti ve bir vakitler “asla görüşmem”, “muhalefete oy veren ona oy vermiş sayılır”, “darbeci” ve “katil” dediği Sisi’ye, “kardeşim” deyiverdi.
Erdoğan’ın birilerine, “dün düşman bugün ise dost” olan çelişkili halleri, esasında, “onlar beni değil ben onları kullanıyorum” avuntusundan ileri geliyor.
Hikâyemizin “safderunu” hükmündeki Erdoğan, eli usturalı emperyalist berberlerin kendisinin saçını kazıdığının farkında değil. Türkiye ne zaman nöbete kaldırılsa (bedel ödese) Erdoğan; “bunlar da amma safmış, benim yerime keli uyandırdılar, bak ne de güzel kurtuldum nöbetten, kullandım onları” diyor.
Aradan birkaç yıl geçip de saçları yeniden çıkmaya başlayan Türkiye, bu kere “kelin yerine tuttuğu” nöbeti bir de kendi yerine tutuyor ve biz de ülkece Erdoğan’ın tutarsız enstantenelerini seyrediyoruz.
Berberleri kullandığını zanneden ancak hakikatte onlar tarafından uyutulan Erdoğan Türkiye’sinde bu gidişle ülkenin şanzımanı aşağı inecek gibi görünüyor.
Malumdur ki bazı arabalarda beşinci vites ile geri vitesin yeri yakındır. Rabia işaretini yıllarca siyasi bir sembol haline getiren Erdoğan, Rabian’dan Hamisen’e, yani dörtten beşe geçmeyi planlarken, vitesi geriye taktı.
Bize göre artık zırt pırt şanzıman dağıtan düz vitesin zamanı geçti. Otomatik şanzımanlı parlamenter demokrasiye dönme zamanı.