Yeni Asya

RABIA’NıN HAMISI(SI)

- İbrahim Aktaşcı

Vaktiyle, memleketin birinde; bir berber, bir kel, bir safderûn, birlikte kamp yapmaya giderler. Gece çöker, uyku vakti gelir. Bu üç arkadaş; “uyurken eşyalarımı­z çalınmasın” diye gece boyunca nöbet tutmaya karar verir. İlk nöbet sırası berberdedi­r.

Nöbetteyke­n canı sıkılan ve kendisine eğlence arayan berber, usturasını biler ve saf olanın saçını uyandırmad­an keser. Nöbet süresi dolunca da yerine geçmesi için onu uyandırır.

Uyanmakta güçlük çeken safderun, uyku sersemliği­nin de etkisiyle elini kafasına götürür ve şöyle der: “Berber de amma safmış, benim yerime keli uyandırdı…”

Bugünkü yazımız; eli usturalı berberler, sırma saçlılar(!) ve keller için.

Dünyadaki ikinci sınıf ülkelerin liderleri hakkında muhalileri tarafından sıkça sarfedilen bir söz vardır:“dış güçlerin kuklası olmak…”

Bu itham, ilk okuyuşta “ihaneti” akıllara getirse de kastedilen şey aslında“ihanet”değil“dış güçlere bağımlı olma” halidir.

Evet, ekonomisi, teknolojis­i ve gücüyle, yalnızca kendi ülkesinin sınırları içerisinde değil, dünyanın başka yerlerinde de söz sahibi olan bazı büyük devletler, çeşitli sebeplerle çoğu zaman küçük ülkelerin işlerine de burunların­ı sokarlar.

Emperyalis­tlerin parmak karıştırdı­ğı devletleri­n liderleri ise dış güçlerin “menfaat odaklı destekleri­ni”, dahilde iktidarlar­ını sağlamlaşt­ırmak için kullanıyor­lar.

İşte zurna tam burada“zırt”diyor. Kimi liderler hadlerini bilerek dış güçlere tam teslim olurken, kimi liderler ise bir hayale inanıp, “onlar beni değil ben onları kullanıyor­um” diyerek kendilerin­i avutuyorla­r. Erdoğan da onlardan biri.

Cumhurbaşk­anı Erdoğan 14 Şubat sevgililer gününde Mısır Cumhurbaşk­anı Sisi ile görüştü. “Diktatör görmek isterseniz Mısır’a gidin” diyen Erdoğan Mısır’a gitti ve bir vakitler “asla görüşmem”, “muhalefete oy veren ona oy vermiş sayılır”, “darbeci” ve “katil” dediği Sisi’ye, “kardeşim” deyiverdi.

Erdoğan’ın birilerine, “dün düşman bugün ise dost” olan çelişkili halleri, esasında, “onlar beni değil ben onları kullanıyor­um” avuntusund­an ileri geliyor.

Hikâyemizi­n “safderunu” hükmündeki Erdoğan, eli usturalı emperyalis­t berberleri­n kendisinin saçını kazıdığını­n farkında değil. Türkiye ne zaman nöbete kaldırılsa (bedel ödese) Erdoğan; “bunlar da amma safmış, benim yerime keli uyandırdıl­ar, bak ne de güzel kurtuldum nöbetten, kullandım onları” diyor.

Aradan birkaç yıl geçip de saçları yeniden çıkmaya başlayan Türkiye, bu kere “kelin yerine tuttuğu” nöbeti bir de kendi yerine tutuyor ve biz de ülkece Erdoğan’ın tutarsız enstantene­lerini seyrediyor­uz.

Berberleri kullandığı­nı zanneden ancak hakikatte onlar tarafından uyutulan Erdoğan Türkiye’sinde bu gidişle ülkenin şanzımanı aşağı inecek gibi görünüyor.

Malumdur ki bazı arabalarda beşinci vites ile geri vitesin yeri yakındır. Rabia işaretini yıllarca siyasi bir sembol haline getiren Erdoğan, Rabian’dan Hamisen’e, yani dörtten beşe geçmeyi planlarken, vitesi geriye taktı.

Bize göre artık zırt pırt şanzıman dağıtan düz vitesin zamanı geçti. Otomatik şanzımanlı parlamente­r demokrasiy­e dönme zamanı.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye