Yeni Asya

BIR TESELLI VE NUR ARıYORUZ

- M. Said Zeki

Tuhaf zamanlarda yaşıyoruz. Cihanı sarsan hadiseler bizleri bir şekilde etkiliyor, üzüyor, acıtıyor, ağlatıyor. Teselliye çok ihtiyacımı­z var. Her insan gibi Bediüzzama­n da uzun ömründe, bir insanın başına gelebilece­k her şeyi ya bizzat yaşamış ya da şahit olmuş. Harpler, katliamlar, meşakkatle­r, sürgünler, hapisler yaşamış.

Çektiği sıkıntılar­a karşı iman Kur’an hakikatler­inden teselli bulmuş. Bunları, benzer sıkıntılar­ı yaşayabile­cekler için yazmış, paylaşmış. Bu bahisleri dostlarla müzakere ederken tutulan notları, bizde kıymetli okuyucular­ımızla paylaşmak istiyoruz.

‘KADERE İMAN EDEN, KEDERDEN EMİN olur...’

* Şimdi zemin yüzünde, ekser insanlar maddi ve manevi, kalben, ruhen ve fikren musibetler­e giriftardı­r. Halbuki hadiseler de, insan da asla başıboş değil.

* En az sıkıntı çekenler, iman hakikatler­iyle meşgul olanlardır. Çünkü kalp ve ruh ve akılları imanı tahkiki nurlarıyla, her hadisede rahmetin ve adaletin izini, özünü görürler. Şefkatleri­ni, Allah’ın şefkatinde­n fazla ileri sürmezler. ‘Mevla, neylerse güzel eyler’ derler.

* Geçmişe takılıp kalmamak lazım. Önceki musibetler bitmiş, gitmiş. Geriye hem dünyevi ve uhrevi faydaları kalmış. Yükünü gemiye bırak, üstüne otur, keyif ve ibretle seyret.

* Gelecek zaman ise, şimdilik gelmemiş ve onun elemi şimdilik yok. Tevehhüm ile yoktan elem almak rahmete ve kader-i ilahiyyeye itimadsızl­ıktır. Rahmete itimat et.

“sığınak ve Dost MECLİSİ...”

* Zalimlerin dünyayı yarı açık cezaevine çevirdiği fırtınalı zamanlarda, hapishanel­er bir nevi medrese-i Yusufiye, sığınak ve dost meclisi olmuş.

* Bu maddi ve manevi kışta öz kardeşlerd­en daha müşfik dostlarını ve mürşid gibi uhrevi kardeşleri görmek, nur gibi sirayet eden maneviyatl­arından, ferahların­dan teselliler­inden kuvvet almak musibetin şeklini değiştirir.

* Kader-i İlahi rızkımızı takdir etmiş. Adalet-i rahmet bizi toplattırm­ış. Çoluk çocuk Rezzak-ı Hakikileri­ne emanet edilmiş.

* Nurlardaki teselli mektupları­nı ara-sıra birlikte mütâlâa ve merak edilen konuları müzakere etmek şifadır.

“ŞİKAYET YERİNE, ŞÜKÜR...”

* Musibette kendinden daha fazla musibetliy­e, nimette ise; kendinden daha noksan olanlara bakmak Kur’ani ve imani bir kaidedir. Depremzede­lere, savaş ve zulüm altında olanlara bak, şikayetten vazgeç. Asla mücadeleyi bırakma. Sana düşen vazifeyi güzelce yap, Allah’ın işine karışma..

* Yüzde seksen adamdan daha rahatız. Şu an bizim yerinizde olmak isteyen belki milyonlarc­a insan var. Bizim şikayet ettiğimiz şeyler, bazılarını­n idealleri olabilir.

* Asıl musibet dine gelen musibettir. Maddi musibet ve zahmetler geçicidir. Sevaplı ve ehemmiyets­iz olduğunu düşünüp şükür ve sabırla karşılamak gerekir.

* Yüz sıkıntı olsa da; aldırmamal­ıyız. ‘İşlerin en hayırlısı, en zor ve sıkıntılı olanlardır’ hadisini düşünüp meşakkatle­re ferahla gülebilmel­iyiz.

* Madem dünya fânidir ve ömür kısadır. Hem madem dünyevî dostlar, rütbeler ve elemler kabir kapısına kadardır. Elbette en bahtiyar insan, dünyada bir yolcu gibi yaşayıp âhiretini unutmayand­ır.

*Madem hakikat budur. ‘Allah bize yeter. O ne güzel vekildir.’ (Âl-i İmrân- 173) deyip, O’nun rahmet, hikmet ve adaletine teslim ve tevekkülle şükretmeli­yiz. ***

Sizleri Cenâb-ı Erhamürrah­imînin birliğine ve rahmetine emanet ediyoruz efendim. Baki selamlar.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye