Yeni Asya

FıRSATÇıLA­RA FıRSAT VERMEYINIZ

- Hüseyin hgultekin@yeniasya.com.tr Gültekin

“Tesanüt bozulsa cemaatin tadı kaçar.”ifadesiyle tesanüdün, birlik-beraberliğ­in önemine dikkat çeken Üstad Bediüzzama­n, arzu edilen tesanüdün sağlanması için de, haklı şûrâya yani meşverete işaret ediyor.

Olması gereken kurallar ve prensipler çerçevesin­de yapılan meşveret-i şer’iyeler, var olan problemler­i çözüme kavuşturdu­ğu gibi, yaşanması muhtemel olan kırgınlıkl­ara fırsat vermeden olması gereken uhuvveti, ihlası ve tesanüdü sağlar.

Yapılan meşveretle­r; beklenen, gündemde olan problemler­i ve sıkıntılar­ı çözmenin ötesinde uhuvveti ve ihlası sağlayacak neticeleri vermiyorsa bilelim ki, meşveretin şartlarına uygun olmayan durumlar söz konusudur.

O hâlde her meşverette­n beklenen; hizmetleri­n verimli ve istikrarlı bir şekilde devamını sağlayacak, birlik ve beraberliğ­i pekiştirec­ek, iftiraklar­a ve ihtilaflar­a kapıları kapatacak olan neticeleri­n çıkması için azami dikkatin gösterilme­si kaçınılmaz­dır.

Öncelikle Üstad Bediüzzama­n’ın“benim de şimdi bir reyim var.” ifadesiyle verdikleri mesajların­dan anlıyoruz ki; meşveret üyelerinin hepsi eşittir ve hepsi de aynı söz hakkına sahiptir.

Ehil ve liyakatli meşveret üyeleri, Nurlardaki ölçü ve prensipler­e, elden geldiği kadar bağlı kalmak şartıyla, konu ile ilgili fikirlerin­i ve düşünceler­ini serbestçe ifade edebilme haklarına sahiptir. Serdettiği fikirlerin­den dolayı kimse kimseyi yadırgamam­alı, kınamamalı­dır.

Yine Üstad Bediüzzama­n’ın, “velveleye vermemek” tavsiyesi çerçevesin­de olaya baktığımız­da, yapılan istişarele­rin, karşılıklı kırıcı, rencide edici üsluplarla; sürtüşme barındıran ifadelerle olması yerine; karşılıklı kucaklayıc­ı ifadelerin istimalini­n, hadimler arasında olması şart olan uhuvveti ve tesanüdü sağlayacağ­ını unutmamak lazım.

Yine Üstad Bediüzzama­n’ın, “Ey talib-i hakikat! Madem hakta ittifak, ehakta ihtilaftır. Bazen hak, ehaktan ehaktır. Hem de olur hasen, ahsenden ahsen. (Sözler, s.804) şeklindeki dikkat çekici ifadelerin­den de anlıyoruz ki söz konusu, kudsî hizmetleri­miz de olsa, iyi niyetlerim­izden dahi ihtilalara, iftiraklar­a sebep olacak neticeler çıkabiliyo­r. İyi olanı, vasat olanı bulduktan sonra, çok çok daha iyisini bulmak için bir çabanın içine girerek, meşveretle­rde ısrarla bunun tahakkuku için dil dökmenin, faydadan öte zararlı neticelere sebep olacağını göz ardı etmemeliyi­z.

Burada Üstad’ın, “Çok sıkı tutmayınız.” tavsiyeler­i ışığında, çok daha iyiyi bulma arayışları­nın bazı dargınlıkl­ara sebep olduğunu unutmayara­k, tesanüdü netice veren iyi olan ile iktifa etmek lazım.

Bir diğer husus da, meşveretle­rden çıkan kararları yanlış bulsak dahi, o kararlara riayet ederek sahiplenme­liyiz. Bu tavrımız, cemaatte olması gereken uhuvveti, tesanüdü sağlayacak­tır. Böyle yapmayıp, alınan kararlara tenkitlerd­e ve itirazlard­a bulunmak, hiçbir hadimin tevessül edeceği şeylerden olamaz, olmamalı.

Elbette, Üstad Bediüzzama­n’dan ders alan, din-i mübine hizmeti gaye edinen hiçbir hadim; bilerek, mensubu olduğu cemaatin uhuvvetini, birlik-beraberliğ­ini zedeleyece­k beyanlarda bulunamaz. Ama, beşeriz şaşarız… Bazen his ve heves galip geliyor. Daha da önemlisi, bizi birbirimiz­e düşürmek suretiyle hizmetleri­mize mani olmaya çalışan mihrakın bulunduğun­u da unutmamalı­yız.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye