SOYKıRıM DAVASı TAŞLARı OYNATTı
Güney Afrika’nın açtığı soykırım davasında ihtiyatî tedbir kararlarını açıklayan Uluslararası Adalet Divanının, bu kararların gereğini yerine getirmesi için İsrail’e verdiği bir aylık süre işlerken, davanın “temelsiz” olduğunu iddia eden Abd’den aldığı cür’etle kararları umursamama tavrını sürdüren Netanyahu, Biden yönetimi ve kendisini hâlâ destekleyen hükümetler dahil, dünyadan gelen uyarıları da hiçe sayarak Refah saldırısını başlattı.
“Üzerimizdeki uluslararası baskı çok arttı, ama direnerek devam edeceğiz” diyerek.
Açıkça belli ki, ABD’YI de, İngiltere’yi de, destekçi diğer ülkeleri de içeriden kuşatmış olan siyonist lobilerin gücüne güveniyor.
Ama onların gücü ve etkisi de bir yere kadar. Ve siyonist mezalim tırmanarak devam ettikçe, insanlığın ortak vicdanı da giderek daha güçlü bir şekilde devreye giriyor ve ülke yönetimlerini her geçen gün çok daha fazla sıkıştırıp zorlayan bir kamuoyu oluşuyor.
Bu noktada Güney Afrika’nın açtığı dava bütün taşları yerinden oynattı ve soykırımı sadece “holokost”a inhisar ettirip onun üzerinden “antisemitizm” sömürüsü yapmaya devam eden siyonist çeteleri kendi silahıyla vurdu. “Soykırım,” çıktığı adrese dönen bir bumeranga dönüştü.
Güney Afrikalı avukatlar, İsrail’in ardından, suç ortakları ABD ve İngiltere’nin de yargılanması için çalışmalarını sürdürürken, ABD içinde de Biden’la Dışişleri Bakanı Blinken ve Savunma Bakanı Austin’e “suç ortaklığı”ndan dava açıldı.
Aynı şekilde Güney Afrika’nın açtığı yolda başka ülkeler de Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi nezdinde yeni girişimlerde bulunurken, bu mahkemede İsrail aleyhine daha önce açılmış ve devam etmekte olan davanın hızlandırılması için çalışıyorlar.
Ve dünya kamuoyunda İsrail’e tepki, Filistin’e destek büyümeye devam ediyor. Bu da en büyük İsrail destekçisi ABD başta olmak üzere ülke yönetimlerini etkilemeye başlıyor.
İsrail’e silah yardımı öngören yeni bir yasanın ABD Temsilciler Meclisinde kabul için gereken oy sayısını bulamaması ve Biden’ın bundan böyle askerî yardım yapacakları ülkelerden “savaş hukukuna riayet” garantisi isteyeceklerini açıklaması bunun bir neticesi.
Evet, bir defa daha tekrarlayalım: İsrail kaybedecek, Filistin kazanacak. İnşaallah.