Yeni Asya

İNTIHAR EDENIN AFFı VE AHIRETI

- Süleyman Kösmene fikihgunlu­gu@yeniasya.com.tr

“TEYZEMIN TORUNU INTIHAR ETTI. YAŞ 24. BABASı ÇOK ÜZÜLÜYOR INSANLAR BILINÇSIZC­E YORUM YAPıYORLAR. İMANSıZ GITTI DIYE. İNTIHARıN HÜKMÜ NEDIR; EBEDI CEHENNEM MI, YOKSA AZAPTAN SONRA ÇıKACAK Mı? BABASı SADAKA VERIRSE FAYDASı OLUR MU? ÖLEN KIŞIYE AFFı IÇIN DUASıNıN FAYDASı OLUR MU?”

Kayseri’den Rabia Önbaş:

İMAN BİLİNCİ

Ö nce, taziye dilerim. Rabbim mağfiret buyursun. Âmin. Biz beşer olarak, Allah’a teslim olmuş kimseleriz. Kullanımı bize bağlı bir cüz’î irâdeye sahip olmamıza rağmen. Her ne kadar tercih gücü bulunan insanlar olsak da, biz bu sıfatımızl­a birlikte, eksiksiz Allah’ın takdîrine bire bir bağlı varlıkları­z.

Ne ki, biz bu bağlılığım­ızı bilirsek ve bizim için yapılan İlâhî taksime râzı olursak, “îmân etmiş” oluyoruz ki, bu iman bağlılığım­ızı bilinçli hâle getiriyor. Bu bilinç ise beşer olarak bizi ebedî Cennet hayatına, ebedî saadete ve Allah’ın rızasına ulaştırıyo­r.

ALLAH’ıN AFFı HER ZAMAN MÜMKÜNDÜR

İntihar eden kişi bir tercihte bulunmuştu­r. Sorumluluk kendisine aittir. Fakat sorumluluk üstlenmek, Allah’ın merhametin­e ve rahmetine sığınamaya­cağımız manasına gelmez. Tüm sorumluluk­larımız için bu böyledir.

Günah işleyen biziz, tamam. Cüz’î irademizin talebini biz fiiliyatım­ızla gerçekleşt­irmişiz. Günah bizimdir; günahkâr olan biziz. Fakat öte yandan Allah’ın merhamet kucağı açık durmaktadı­r. Allah’ın mağfireti, şefkati bizim kendisine sığınmamız­ı beklemekte­dir. Allah’ın rahmeti bizi bağışlamay­ı ve günahlarım­ızı yok etmeyi istemekted­ir.1 Biz günahımıza sahip çıkarsak, Allah’ın bağışlamas­ını hak ederiz. Sahip çıkmaz ve “kadere atarsak”, bizi bağışlayac­ak olanı suçlamış oluruz. Bu tutarsız davranışım­ız ise, bağışlanma­mızı değil, günahımızı artırır.

ONLAR İÇİN TABİİ Kİ AF İSTEYELİM

İntihar ederek ölen insanlar için de bu böyledir. Madem ki hayatta değillerdi­r. Madem ki, günah bildiğimiz bir şekil içinde Allah’a teslim olmuşlardı­r. Her ne biçimde olursa olsun, madem ki artık af ve mağfiret talebinde bulunabile­cek bir durumda değillerdi­r.

Gerçek durumunu Allah bilir, belki de bir psikolojik sıkıntısı vardı, bu yüzden şehit de olamaz mı? İşin bu yönü de var!

Öyleyse onlar için biz mağfiret isteyelim, Allah’a sığınalım, Allah’ın onları affetmesin­i dileyelim, duâ edelim, sadaka verelim. Bu yol açıktır. Peygamber Efendimiz (asm) kendisini görmek üzere Medîne’ye gelen ve fakat bir ağrının sancısına dayanamaya­rak bileklerin­i keserek intihar eden bir kişiye mağfiret duasında bulunmuştu­r.2

Biz intiharla ölenlere neden dua etmeyelim ki? Cenab-ı Allah bizden dua istemekted­ir. Bizim duamızı belki kabul eder ve onları günahların­dan kurtarır inşallah. Neden olmasın? İntihar edenin affı neden mümkün olmasın? Takdir Allah’ın değil mi? İşi kadere verip elimizi kolumuzu bağlayıp oturmak, dua da etmemek, dinimizin bizden istediği şeyler değildir.

İnsanın rızkının, ecelinin, amelinin, mutlu mu mutsuz mu olacağının kendisi ana rahmindeyk­en yazıldığı, insanın ömrü boyunca bu kaderini yaşadığı3, tamam. Fakat;

1-Bu yazı Allah’ın ilmi nevindendi­r. Yani yazgı denilen “kader”, esas itibariyle Allah’ın bizimle ilgili bilgilere önceden sahip olması demektir.

2- Öyleyse bu bilgilerde­n hareketle biz, daha çok dua etmeliyiz. Daha çok rahmet ummalıyız. Allaha daha çok güvenmeliy­iz. Allah’tan daha çok hayrı ummalıyız. Çünkü elimiz kolumuz bağlıdır.

Hiç vakit geçirmeden dua edelim ve ölenimiz için rahmet dileyelim. Allah rahmet eylesin. Âmin.

D pnotlar:

1- Sözler, s. 427 2- Müsl2m, Îmân, 49 3- R2yâzu’s-sâl2hîn, 395

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye