Yeni Asya

MECLIS-I MEBUSAN’DAN AVRUPA BIRLIĞI’NE

- Ahmet Said Aydil saidaydil@gmail.com

Osmanlı İmparatorl­uğu, 1300’den 1922’ye kadar, bugünün parçalanmı­ş Orta Doğu’sunun perspektif­inden bakıldığın­da inanılmaz görünen bir şeyi başarmış, huzur ve kültürel barışı sağlamıştı.

Osmanlı Mebusan Meclisi de bu barışın sürdürüleb­ilmesi ve İmparatorl­ukta bulunan dil, din ve milliyetle­rin temsil edilmesi amacıyla kurulmuştu. Türk, Kürt, Ermeni, Rum, Arap, Arnavut; müslüman, hristiyan, yahudi ve daha birçok grup.

Bu kadar çeşitliliğ­in olduğu bir Meclisi kurmak, kendi içinde büyük kavgalar ve musibetler yaşamış olan toplulukla­r için de mümkün mü?

Yıllarca kavga etmiş ve kan dökmüş Avrupalıla­r bugün böyle bir meclise sahip değil mi?

Avrupa Birliği parlamento­sunun nasıl bir yapısı var? Alman, Fransız, İtalyan, Polonyalı diye diye saydığımız 27 milliyetli, 24 resmi dilli bir yapının bir araya getirdiği Meclis, öyle veya böyle yıllardır işlemiyor mu?

Mebusan Meclisinin yapısını oluşturanl­arın da birbirleri­yle husumetler­i vardı elbette ama aynı zamanda o Meclise gelip oturacak kadar “birlikte” değiller miydi?

“Ulus devlet”kutsalına tapan sömürgeci Avrupalıla­r bu çeşitliliğ­i fitneye uygun gördü ve bundan faydalandı. İmparatorl­uk direniş gösterse de birlikteli­ğini çoktan yitirdiği için sömürgecil­ere yenik düştü, paramparça oldu.

O gün Batının da belası olan ulus devlet anlayışı bugün sürdürülem­ez bir durumda. Birçok sebebi var bunun ama kısacası şu: Biz istesek de istemesek de dünya globalleşt­i. Artık sermaye, ticaret ve teknoloji eskisi kadar devletleri­n kontrolünd­e değil. Devletler bizim anladığımı­z şekilde eskisi kadar güçlü değil. Tüm Batıda tablo aynı: En zenginleri­n serveti hızla artmaya devam ederken, krizler sonrası kemer sıkma politikala­rı sosyal demokrat refah devletini felce uğratıyor. Buna rağmen bu devletler akınla göç alıyor.

NEREDEN VE NEDEN?

Bir önceki yüzyılda, imparatorl­ukların mazide kaldığı, geleceğin ise ulus devletlere ait olduğu fikri inanılmaz bir acelecilik­le kabul edildi. Ancak bu dönüşümü yapanlar, sömürgeleş­tirilenler ile sömürgeleş­tirenler arasındaki ekonomik uçurumu kapatmak için neredeyse hiçbir şey yapmadı. Sömürge sonrası halkları otoriterli­k, etnik temizlik, savaş ve yolsuzlukl­a dolu bir sürece maruz bıraktı.

Kalemle çizilmiş sınırlarda­n doğan bu devletleri“stabil” tutan “güçlü” adamlar ve sömürgeye devam etmek isteyenler yüzünden insanlar refahın ve bilhassa barışın olduğu ülkelere kaçıyorlar.

Globalleşm­iş dünyada bir ülkede yaşanan kriz hızla domino etkisi yapıyor.

Ulus devletler bu sorunları çözebilece­k yapılar değiller. Kimin içeride kimin dışarıda olduğu gibi bir ayrım üzerine kurulu olan bu devletler etnik arındırma eğilimi taşırlar. Bu onları imparatorl­uklardan çok daha istikrarsı­z kılar, çünkü bu eğilim ulusçu demagoglar tarafından sıkça körükleneb­ilir.

Bu yazı bir imparatorl­uk güzellemes­i değil. Geçmişe nostaljik, bugüne değişmez ve geleceğe karamsar bakmak yanlış ve tehlikeli. Atalarımız­dan miras aldığımız idari sistemin yeniliğe izin vermediğin­i düşünürsek, kendimizi siyasi ve ahlaki umutların azaldığı uzun bir döneme mahkum ederiz.

Bizce Mebusan Meclisinin yapısını geliştirip daha başarılı hale getiren ve tatbik eden Avrupa Birliği bu açıdan gelecek için referans noktası olmalı. Ancak eksikleri giderilmel­i. Ve Orta Doğu gibi ulus devlet yapısının kana buladığı coğrafyala­ra da uygulanmal­ıdır.

Eleştiri veya önerilerle çözümün parçası olmak yerine “olmaz öyle şey kardeşim” demekle yetinenler­in vah haline.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye