Yeni Asya

MATBUATTA ITIDALIN LISANı

- Bediüzzama­n Said Nursî

HERKES VAZIFESINI BILMELI, SÛ-I ISTIMAL ETMEMELI

Gazeteler iki vazife-i mühimmeyi deruhte etmiştir. Çünkü, iki rütbeye mazhar olmuş: Birincisi “dellâlü’lmehasinü ve’l-meayib”, ikincisi hatibü’l-umûmî veyahut mürebbiyü’l-efkâr.

Evvelki ünvan iktiza ediyor ki, hâkimiyet-i millet ve hakk-ı teftişin seyf-i kàtıı olan lisan-ı matbuattak­i tesiratı muhafaza etsin.

İkinci ünvan iktiza ediyor ki, efkârı terbiye ve talim etsin, sathî etmesin. Halbuki, şimdi aksü’lamel yapıyor. Zira bu kadar kesret ve karmakarış­ıklık bu tesiratı inkısama vermekle kuvvetini kaybetmiş ve efkârı âdeta sathî etmiş ve ehl-i sa’yin vaktini de imâte ediyor.

Hem de gazete sahibi, zemin bulmak için fikr-i intikamın maden-i habîsi olan şahsiyatı karıştırıy­or. Veyahut on para kazanmak için ahlâk-ı İslâmiyeyi esasıyla sarsan istihzaat ve terzilât ve müstehcena­t ile ezhan-ı şûrede ahlâk-ı rezilenin tohumunu ekiyorlar. Veyahut devletin en mühim, en nazik ve en hafî noktaların­ı avâmın ezhanına arz ediyorlar ki, bizi bu hale düşüren malâyanili­k ve mâfevkinin vazifesine karışmak gibi seyyiata meydan veriyorlar. Bu gazetelere ya tensikat veya taksimü’l-a’mâl kaidesinin icrası lâzımdır.

Ciddî gazeteleri­n âyinelerin­de iki aylık çocuğun ağzına ekmek doldurmakl­a çarçabuk büyük olmak için öldüren seksen yaşındaki acuzenin suret-i kabîhi içinde görünüyor.

Ve mizah gazeteleri­nin paslı mir’atlarında üçüncü arkadaşın müşairâne vaktinde kafiye-i “sâ”yı bulmak için: [“Hanımım benden üç talâkla boştur.”]!..

Arkadaşlar­ı demişler: [“Zavallının günahı nedir?”] [“Dedi: Kafiye sıkıntısıd­ır.”] Bu paslı, müzahref âyine içinde bunun suretini görüyoruz. Ey Gazetecile­r!

Hedef-i maksadımız olan ittihadı sizin cerbeze ile yaptığınız mugalâtala­r ile inhilâl-i anâsırı netice vermekte olduğundan, bizim dilîn-i hayatımız olan mukaddemat-ı ittihadı akim bırakıyors­unuz.

Hâsıl-ı kelâm: Evvel “Haydar Ağa”lık vardı. Şimdi siz de

“Haydo” yaptınız. Halbuki bize lâzım “Haydar”dır. O elmas kılıca benzeyen lisan-ı matbuata itidal ile saykal vurun; tâ ki ifrat ve tefrit ile pas tutmasın.

SAID ESKI SAID DÖNEMI ESERLERI, NUTUK, S. 103 LÛGATÇE:

dellâlü’l-mehasinü ve’l-meayib: ayıpları ve güzellikle­ri ilân eden.

dilîn-i hayat: (‘dilîn’ Kürtçe) hayat hissi, hayat duygusu, yaşama sevdası.

ezhan-ı şûre: verimsiz, çorak zihinler.

hakk-ı teiş: teiş, denetleme hakkı.

hatibü’l-umûmî: herkese hitap eden hatip, konuşmacı.

ifrat: aşırı, aşırılık, haddinden geçme, pek ileri gitme.

inhilâl-i anâsır: unsurların dağılması, millî birliğin bozulması.

itidal: aşırı olmama, orta halde olma, ölçülülük, denge.

lisan-ı matbuat: basın dili, medya dili, gazeteler.

mürebbiyü’l-eâr: fikirleri terbiye eden, olgunlaştı­ran.

saykal vurmak: cilâ vurmak, cilâlamak, parlatmak.

seyf-i kàtı’: keskin kılıç.

tefrit: ortalamanı­n altında kalma, tersine aşırılık, ifratın zıddı.

Evvel “Haydar Ağa”lık vardı. Şimdi siz de “Haydo” yaptınız. Halbuki bize lâzım “Haydar”dır. O elmas kılıca benzeyen lisan-ı matbuata itidal ile saykal vurun; tâ ki ifrat ve tefrit ile pas tutmasın.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye