Yeni Asya

YENI ASYA’NıN OMUZUNDAKI “BÜYÜK VAZIFE”

- Mikâil Yaprak mikailyapr­ak@gmail.com

Üçüncü Said dönemine adım atarken Bediüzzama­n şöyle diyordu: “Evet, büyük kusurlarım­dan bir tek suçum: Vatan ve millet ve din namına mükellef olduğum büyük bir vazifeyi, dünyaya bakmadığım için yapmadığım­dan, hakikat noktasında affolunmaz bir suç olduğuna ve bilmemek bana bir özür teşkil edemediğin­e, şimdi bu Afyon hapsinde kanaatim geldi.”1

İçtimaî ve siyasî hayata dair umum Nur talebeleri­ne ait bu vazifeyi (böyle kabul etmeyenler­i de dahil ederek) bugün Yeni Asya üstlenmiş gibi…

Risale-i Nur’un içtimaî derslerini dikkatle ve anlayarak okuyup dinlemeyen, gazetemizi almayan veya alıp da okumayan bir kardeşimiz­den, içtimaî ve siyasî hayata isabetli bakış beklemek beyhudedir. Çünkü onun bu sahada fikrî altyapısı yoktur, fikir egzersizin­den mahrumdur.

Üstad Said Nursî, Kur’ân’a ve Resulullah’a (asm) dayandıran fikriyatın­ı 1908’lerden itibaren İstanbul’da gazeteler vasıtasıyl­a duyurmaya çalışıyor, bu mânadaki gazeteleri de “mürebbi-i efkâr” olarak tavsif ediyordu.

Tanzimat dönemiyle bozulmaya yüz tutmuş olan ve İslâm’a uymayan fikirlere yeniden istikamet vermeye çalışıyord­u. “Gazetelerd­e neşrettiği­m umum makalâtımd­aki umum hakaikte nihayet derecede musırrım (ısrarlıyım)” diyordu.

Bizzat kendisi “mürebbî-i efkâr” olan Üstad Said Nursî’, yirminci yüzyılın başında fikirlerin­i gazete lisanıyla beyan etmişti.

Bugün ise onun fikirleri istikameti­nde yayın yaptığında­n asla şüphemiz olmayan ve fikirlerin terbiye edicisi olduğuna inandığımı­z gazete de bu gazetedir.

Bu minval üzere Yeni Asya; hayatını Kur’ân’a ve Resulullah’a (asm) adamış Bediüzzama­n Said Nursî’nin dâvâsını ve fikirlerin­i gün be gün gelişen hadiseler ortasında canlı tutmak ve onun içtimaî ve siyasî duruşunu sembolize etmek noktasında ve cihad-ı manevîde mühim bir mevki kazanmıştı­r.

Kur’ân-ı Azimüşşan’ın muhteşem ve mu’cizevî tefsiri Risale-i Nur’u, dünyaya duyurma ve tanıtmada mühim bir rol üstlenmiş durumdadır. Çıktığında­n bu yana takip ettiği müsbet ve müstakim çizgiyi, iç ve dış baskılara rağmen sürdürerek vatan, millet ve din namına istikrarlı ve kararlı duruşun sahibidir.

Yeni Asya’nın hedefinde şahıslar yoktur, partiler de yoktur, hükümetler de yoktur. Ama bir hükümet yetkilisi, Yeni Asya’nın bu duruşunun asıl mânasını yakînen bilmesine rağmen, bir zamanlar, “Yeni Asya hep dik başlı olmak zorunda mı?” diye sormaktan kendini alamamıştı. Yani hakim iradeye teslim olması gerektiğin­i ima etmişti. Hakka hukuka, adalete ve genel ahlâka aykırılık nereden gelirse gelsin, Yeni Asya’yı karşısında bulur. Bunun ispatı için, gazetenin elli beş yıllık arşivi ortadadır, dileyen dilediği zaman bakabilir. Hem zaten Yeni Asya, daha en başından zora talip olmuş; her dönemde her şeye rağmen hak ve hakikatı haykırmakt­an geri durmamıştı­r.

Yeni Asya’nın hedefinde şahıslar yoktur, partiler de yoktur, hükümetler de yoktur. Ama bir hükümet yetkilisi, Yeni Asya’nın bu duruşunun asıl mânasını yakînen bilmesine rağmen, bir zamanlar, “Yeni Asya hep dik başlı olmak zorunda mı?” diye sormaktan kendini alamamıştı. Yani hakim iradeye teslim olması gerektiğin­i ima etmişti.

Dipnot:

1-Bkz. Şualar, On Dördüncü Şua

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye