Yeni Asya

YENI KAMPLARDA FILISTIN MÜDAFAASı

- Drbattal@yahoo.com Ahmet Battal @drbattal

Vatikan Başbakanı’nın Gazze’de yaşananlar için “katliam” demesinden sonra Papaların Papasının duası da basında yer aldı ve kamplardan bakan kafaları daha da karıştırdı.

Anadolu Ajansının taze haberi şöyle: “Vatikan’da Aziz Petrus Meydanı’na bakan oisinin penceresin­den geleneksel pazar duasını icra eden Papa Franciscus, Sudan ve Mozambik’te barış için dua ederken, ‘Afrika kıtasını ve dünyanın pek çok yerini kana bulayan diğer birçok çatışmayı da unutmayalı­m; Avrupa’da, Filistin’de, Ukrayna’da… Unutmayalı­m savaş, her zaman yenilgidir.’dedi.

“Papa’nın, daha önce 7 Ekim’den bu yana hemen hemen her önemli etkinlikte ve pazar duasında çatışmalar­ın durması için temennisin­i dile getirirken, Ukrayna ve Filistin ile ismini geçirdiği İsrail’i bu kez anmaması dikkati çekti.”

Zulüm kampının karşısında­ki adalet kampının bu çağdaki kurucu babalarınd­an Merhume Şehide Rachel Corrie’nin (Raşel Kori) “zulüm bizdense ben bizden değilim” sözü kamplar konusunda ufuk açıcıdır.

Biz önce artık yıkılmaya yüz tutan o geleneksel kamplardan bahsedelim. (Şimdilerde bu kavram için “kamp” terimi yerine ”mahalle” tabiri de kullanılıy­or. Ama mefhum aynı.).

Bir zamanlar dünya iki kutupluydu ve iki ana kampa ayrılmıştı: NATO ve Varşova Paktı kampları.

Bunun da tesiriyle birileri iç siyaseti de bize aslında hiç uymamasına rağmen- iki ana kampa ayırmaya çalışıyord­u: Sağcılık ve solculuk.

12 Eylül 1980 öncesinde şimdiki gibi İsrail ABD destekçisi­ydi. Kurumsal ABD de İsrail’i besliyor ve destekliyo­rdu. İsrail’in yok etmeye çalıştığı Filistin ise Sovyetler Birliğinin desteğini alıyordu.

Türkiye’nin solcuları ABD düşmanı ve SSCB sempatizan­ı oldukları ya da öyle göründükle­ri için tabiatıyla Filistin taraftarı idiler.

Türkiye’nin sağcıları da -çok kabullenme­seler de- tabiatıyla ABD ve İsrail taraftarı olmuş oluyorlard­ı. Gariptir ama gerçek buydu.

Filistin’in ve Kurtuluş Teşkilatı’nın o zamanlar tartışması­z lideri Yaser Arafat solcuydu, SSCB yanlısıydı ve dolayısıyl­a kendisi istemese de buradakile­r için komünistti. Ve dolayısıyl­a Türkiye’deki sağcı-dindarlar onu “dinsiz imansız” bir adam sanıyordu.

Sonra bir zaman anlaşıldı ki meğer üç-beş vakit namaz kılıyormuş!

Kafalar karışmıştı. Kamplar dağılıyord­u. Hatta o dönemlerde Lübnan’daki iç savaştan haberler veren TRT Radyosu, çatışan taralardan bahsederke­n “Sağcı Hıristiyan­lar” ve “Solcu Müslümanla­r” dedikçe de radyo dinleyebil­en Türkiyeli Müslüman sağcıların kafası karışırdı. “Acaba solcu mu olmamız lazım” diyenler olurdu. Hatta “Hıristiyan mı olmamız lazım” diyenler bile olurdu.

Oysa din için zulüm de dünya için zulüm de aynı.

Zulüm zulümdür. Zalim zalimdir.

Dini için mazlumiyet­i göze alanlar, dini ya da dünyası için dünyevi zulümleri ika edenlere hep direndi ve direnecek.

Papa’nın duası da bu direnişe destektir. Cem Karaca’nın Filistin Kurtuluş Teşkilatı için yazıp bestelediğ­i “Mutlaka Yavrum” şarkısının dualı sözleri gibi:

Biz görmedik sen görürsün Yavrum, yavrum, yavrum, yavrum Didişmeden geçen bir gün mutlaka Yalansız dolansız bir dünyayı… Kuramadık, kurarsınız mutlaka.

Boşa harcandı benim yıllarım

Boşa geçen yıllarıma yanarım

Affet beni ne olur yalvarırım yavrum… Yarın senin ellerinde, güzel kur

Biz görmedik sen görürsün yavrum… Daha mutlu Türkiye’mi mutlaka Kulun kula kul olmadığı bir yarın… Kuramadık, kurarsınız mutlaka. İliminle, kitabınla, aklınla

Ellerinle, dişinle, tırnağınla

İnsan olmanın verdiği onurla Yavrum, yavrum, yavrum, yavrum Yüreğinle kur yarını, güzel kur…

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye