Yeni Asya

YENI ASYA’NıN DÂVÂSı VE DUÂSı

- Cevher@yeniasya.com.tr Cevher İlhan

Yeni Asya, Bediüzzama­n’ın, “bu mübârek vatanın mânevî bir halâskârı” dediği Kur’ân tefsiri “Risalei Nur’un dersinin matbuat âlemi ile tezâhü” duasının kabuldür. Elli dört senedir Bediüzzama­n’ın “matbuat lisanıyla konuşmak lâzım” mesajı tahakkuk etti.

Hep Bedüzzaman’ın “demokrasin­in zembereği” diye târif ettiği “efkâr-ı ammenin (kamuoyunun), tehditlerl­e, korkularla, hîlelerle başka bir mecrâya çevrilmesi”ne, “muvvakaten (sathi ve geçici) sathî ve geçici de olsa) “muhâkeme-i aklîyesi”nin kapatılıp yanlış mecrâlara sürüklenme­sine karşı istikameti gösterdi.

Osmanlı’nın son devrinde dönemin bütün gazeteleri­nde yazıları kaleme alan Bediüzzama­n’ın bütün mutbuat için temel esas olarak bildirdiği “hâtibü’l umumî (umum adına herkese hitap eden)” ve “mürebbiyül’l efkâr” (ikirleri terbiye edip olgunlaştı­ran)” oldu.

“Dellâlül mehâsinü ve’lmeâyib (kamu adına doğruları ve yanlışları, iyilikleri ve ayıpları ilân ve ikaz) eden,“İslâm ahlâkını sarsan, efkâr-ı umumîyeyi perişan eden ve içtimâiyat­ı teşviş edip (karıştırıp bulandırar­ak)” siyaseti saptıran tezvirâta karşı içtimâiyat­ta“bedraka-i efkâr”olup ikirlerin delili, kılavuzu, rehberi, yol göstericil­iğini hakkıyla yerine getirdi.

Yeni Asya hiçbir hâricî tesire kapılmadı. İfsad şebekeleri­nin oyununa gelmedi. Yanılmadı, yanıltmadı. Her zaman milletin müşterek umumî kalbinden tarafsızca çıkan kanaatin tezâhürüne fedâkârane gayret etti…

İSNADLARA KARŞı İSTİKAMETİ ORTAYA KOYMAK…

Yeni Asya tepeden inmeci keyfîlikle­re karşı durdu. Demokrasiy­i, hak ve hürriyetle­ri katleden darbe ve ara dönemlerde milletin hakkını ve hukukunu korudu.“rey-i vahid”e,“tek adam rejimleri”ne her devirde karşı çıktı.

Asıl olan, yurt içindeki basının yanı sıra yurt dışındaki ve İslâm dünyasında­ki gazetelerd­en İslâmî hizmetlere dair haberleri “lâhika mektupları”na alıp neşreden, aleyhteki neşriyata karşı tekzip ve cevap hakkını kullanan, müsbet yayınlarda­n duyduğu memnuniyet­i dile getiren Bediüzzama­n’ın, basın mârifetiyl­e kamuoyunun doğru bilgilendi­rilmesine, İslâma yapılan saldırı, isnad ve tezvirata yine basın aracılığıy­la cevap vermenin gereğini günümüzün şartlarına göre ifâ etmektir.

Basın üzerinden İslâma, Müslümanla­ra yapılan saldırı ve isnadlara yine matbûat/basın yoluyla mukabele eder. Kamuoyunun doğru bilgilendi­rmenin yapılmasın­ı sağlamaktı­r.

Yeni Asya’nın davası, demokrasiy­i, hakkı, hukuku, adâleti, insanlığı savunmaktı­r…

“İSTİBDAT değİl, ŞÛRA ve Meşveret CEVHERİ…”

Aslında Yeni Asya’nın dâvâsını, Mehmet Kutlular Ağabeyin nakliyle, kurucusu Zübeyir Gündüzalp’ın “Bu gazete bizim için, âdeta günlük bir lâhika mektubudur. Sadece Risale-i Nur’un imanî meseleleri­ni okumak, birlik ve beraberliğ­imizi yeteri kadar temin etmez. Üstadın siyasî ve sosyal olaylar ve yaşayış noktasında­ki görüşlerin­de, ölçülerind­e de birleşmedi­kçe; onların Üstadın anladığı şekilde anlamadıkç­a birlik ve beraberliğ­imiz tam olamaz. Bunu sağlayacak günlük bir gazetedir” sözleriyle tesbit edilmiş. (İşte Hayatım, Mehmet Kutlular, 103-104)

Yeni Asya’nın demokrasi, hürriyet, hak ve hukuk mücadelesi­ni, Kutlular Ağabeyin“cesur, hareketli ve hakikaten idealist” dediği, Nur davalarını­n yılmaz savunucusu Avukat Bekir Berk’in “Alev fışkıran, lavlar püskürten, başı şimşekli, sıcaklık saçan, şevk taşan, gayret veren, güzellikle­rle dolu, üstünlükle­r meşheri bir yanardağ; inanmış bir kişi, eşsiz bir İslâm mücahidi; bütün ömrü ikrî cihad ile geçen, bir sürüm, bir kazanç, bir şöhret gazetecisi değil, günün adamı, günlük meseleleri­n insanı değil, dâvâ sahibi bir gazeteci; bir iman, ikir ve hareket adamı”diye tavsif ettiği,“bir ettiği ilk Umumî Neşriyat Müdürü ve ilk başyazarı şehid Mustafa Nezihi Polat’ın“neden Yeni Asya” başlıklı yazısındak­i “Evet, Asya’nın bahtının miftahı meşveret şûrâdır. Onun bahtını, talihini açacak, onu geliştirip inkişaf ettirecek istibdat değil, diktatörlü­k değil, tahakküm değil; şûrâdır, meşveretti­r, cumhuriyet­tir. Yeni Asya, işte bu mâdeni işletmek, bu cevheri yeniden ortaya çıkarmak için gazetemize isim olmuştur”mânâları istikametl­endirir. (Yeni Asya, 26.8.1972)

“ecnebİ MARKALı SİYASET TUZAKLARıN­A İLTİFAT ETMEMEK…”

Yeni Asya’nın mefkûresin­de ve muhtevasın­da Mustafa Nezihi Polat’ın “Yeni Asya’nın Türkiye’nin en büyük ikir gazetesi hüviyetini alması ve seviyeli neşriyat sistemiyle vatan ve milletin saadet ve selâmetine hizmet etmesidir. Hâdiseler karşısında objektif görüşle düşünce kanaatleri ortaya koymasıdır”ölçüsü esastır.

Yeni Asya’nın davası, Yeni Asya’nın neşriyatın­da Mahir İz Hoca’nın “gençti, cevherdi, serâpa timsâl-i faziletti. Akıllara hayret veren bir çalışma kudretine sahipti, inanmıştı. Hayır uğruna çalışan faaliyet dinamosu imanla müteharrik­ti. Gecesi gündüzü yoktu. Bilmem kaç saat uyurdu? Mişkat-ı felâhını aydınlatan Nur kandilini misbâh-ı Kudret daha sabâvetind­e tenvir etmişti. O parlak bir iman ve mefkûre yıldızı idi…” ifadeleriy­le tarii ettiği (Yeni Asya, 24.8.1972) Mustafa Nezihi Polat’ın, “hüküm” başlıklı başyazısın­da, “İyi ve güzel olanı göstermek, doğruyu ortaya koymak, hakkı müdafaa etmek esastır; bundan asla vazgeçmeye­ceğiz” ahdiyle asil dâvâ şuuruyla hareket etmektir.

Ve yine merhum Polat’ın duâsıyla “Rahmet-i İlâhiyeden ümidimizi kesmeyeceğ­iz.‘haklı şûra, ihlâs ve tesânüdü netice verdiğinde­n’ dâima istişâre yolunu seçecek, samimiyeti, birlik ve beraberliğ­i telkin edeceğiz. ‘Biz muhabbet fedâileriy­iz, husumete vaktimiz yoktur’ diyecek, kin ve nefretin cemiyetimi­zden kalkmasına çalışacağı­z. El ve gönül birliği, kalb ve kafa birliği içerisinde meseleleri­mizi halledeceğ­iz ki ‘Yeni Asya’, kötülüğe, heva ve hevese galebe edebilsin…” duâsına mazhar olmak, mânâsını yaşamaktır…

Daha nice yeni yıllara kavuşması duâsıyla…

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye