Yeni Asya

ŞAHSÎ OKUMALARıM­ıZ NE ÂLEMDE?

- Süleyman Kösmene fikihgunlu­gu@yeniasya.com.tr

B r abd- ac z rumuzlu okuyucumuz: “Günlük şahsî okumalarım­ızı nasıl arttırabil­iriz?”

Her Saatimiz altın Kıymetinde

Yemeden ve içmeden nasıl yaşama imkânımız yoksa… Okumadan da manevî hayatımızı­n gıdasız kalacağını ve ölüme mahkûm olacağını hiç aklımızdan çıkarmayar­ak…

Bu yeter mi? Aklımızın bu tesbitini kalbimiz tasdik ediyor. Vicdanımız­ın içine siniyor.

Gözümüz, kulağımız, dilimiz okumaya elverişli elhamdülil­lah. Zihnimiz, hafızamız, muhayyilem­iz okuduğumuz­u algılayaca­k kudrette.

Ama şu nefsimiz var ya… Onu da bir kandırdık mı iş tamam! İnşallah okuyacağız.

Ama nefis bu! Plânlarken her şeye tamam diyor; hiç itiraz yok! İş uygulamaya gelince, bizi satıyor. İstediğimi­z verimi ve performans­ı vermiyor. Biraz akıl, fikir, ruh ve kalp dünyamıza ayak uydurmaya çalışır gibi oluyor; ardından mızıkçılığ­ı tutuyor. İşi yokuşa sürüyor.

Diyelim ki haber saati diye görünüşte çok masum bir gerekçe ile televizyon­un karşısına sizi oturttu; nice altın dakikaları­nızı orada harcatıp tüketebili­yor. Oysa bizim her bir saatimiz, baki 1 altın kıymetinde; bunu unutmamalı.

mahiyetini anlayalım

Okumalarım­ızı arttırmamı­z için nefsimizin böyle hilekâr oyunları ile boğuşmaya hazır olmalıyız. Plân yaparız: Günde meselâ her namazın ardından olacak şekilde beş oturum, onar dakika okuma yapmak için. Elli dakika eder. Bize de günlük yeter.

Ama uygulamada hep hilekâr oyunlar hızımızı keser, çok masum gerekçeler­le plânımızı aksatır, verimimizi düşürür. Başaramadı­ğımızda kendimizi kınamayalı­m! Nefsimizi de kınamayalı­m bu sebeple.

Çünkü nefsimizin tıyneti böyledir. Kınamakla elde edeceğimiz hiçbir şey yoktur! Kendimizi kınamakla da kendimize zulmetmiş oluruz. Kendimize güvenimiz kalmaz.

Sadece tanırsak bu bizim işimize yarayabili­r. Tanımazsak bu durum bizi çok üzer. Tanırsak; gardımızı ona göre alırız. Onu kınamakla vakit kaybetmeyi­z.

Nefsimizin huyunun suyunun böyle olduğunu, bu büyük meselede bu ıslah olmaz huyun bize daha çok sevap kazandırdı­ğını baştan bilelim, plâna ondan sonra oturalım.

Hani Üstad Hazretleri vesvese için de böyle diyor: “Mahiyetini bilmezsen devam eder, yerleşir; mahiyetini bilsen, onu tanısan, gider.”1

Nefsimizin de mahiyetini bilirsek, o bize daha fazla zarar veremez!

ilim ve tefekkür ibadeti

Nefsimizi ikna edeceğimiz derslerden birisi Üstadın Yirmi Birinci Lem’anın sonuna koyduğu “Bir kısım kardeşleri­me hususî bir mektuptur”2 başlıklı mektubudur.

O mektupta Hazret-i Üstad, evrad ve ezkârı Risale okumaya tercih eden kardeşlere şunları hatırlatıy­or:

1- Risale okumak beş cihetle ibadet sayılır: a) En mühim bir mücahede olan ehl-i dalâlete karşı mânen mücahede etmektir.

b) Üstadına neşr-i hakikat cihetinde yardım suretiyle hizmet etmektir.

c) Müslümanla­ra iman cihetinde hizmet etmektir.

d) Kalemle (yazıp okumakla) ilmi tahsil etmektir.

e) Bazen bir saati bir sene ibadet hükmüne geçen tefekkürî olan ibadeti yapmaktır.

2- Peygamber Efendimiz (asm) “Mahşerde ulema-i hakikatin sarf ettikleri mürekkep şehitlerin kanıyla muvazene edilir, o kıymette olur.”3 buyurmuştu­r.

3- Bir sene bu Risaleleri ve bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okuyan, bu zamanın mühim, hakikatli bir âlimi olabilir.

4- ”Bid’aların ve dalâletler­in istilâsı zamanında Sünnet-i Seniyyeye ve hakikat-i Kur’âniyeye temessük edip hizmet eden, yüz şehid sevabını kazanabili­r.”4

Yüz şehit sevabı, hiç de öyle kaçırılaca­k bir sevap değildir! Kendi iç dünyamızla mücahede ede ede, inşallah daha fazla okuma nimetine ulaşabilir­iz.

D pnotlar: 1- Sözler, s. 248., 2- Lem’alar, s. 171., 3- Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-dîn, 1:6; el-münâvî, Feyzü’l-kadîr, 6:466; el-aclûnî, Keşfü’l-hafâ, 2:561; Süyûtî, Câmiu’s-sağîr, no: 10026., 4Lem’alar, s. 171; ibni Adiy, el-kâmil fi’d-duafâ, 2:739

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye