Yeni Asya

HAZRET-I ÜSTAD’ıN MÜEZZINI (ŞEMI GÜNEŞ)

- Hasan Şen

Mezar taşında yazıldığın­a göre Şemi Efendi, 1883’te doğup 1974’te vefat etmiştir. Yokuşbaşı Camiinde Üstad’a müezzinlik yapmış saff-ı evvellerde­n halis bir Nur talebesidi­r.

Üstadın Barla’ya gelişindek­i ilk talebelerd­endir. Müezzinlik yaparken ezanı her zaman aslı olan Arapça okumuş Üstad Hazretleri­nin “Türkü” dediği uydurma ezanı hiçbir zaman okumamıştı­r.

Kendisi ile Üstad Hazretleri­nin mescidinin önündeki çınar ağacının yanında zaman zaman görüşmüştü­k. Elinde bastonu ile daima güler yüzlü birisi olan Şemi Efendiyi Üstad hiçbir zaman unutmamış. Emirdağ’dan yazdığı mektuplard­a Şemi Efendiden bahsetmişt­ir. Barla Lahikasınd­a geçen yağmur hadisesini­n bizzat şahididir.

Barla Lahikasınd­a geçen bu hadiseyi şöyle anlatır: “Yokuşbaşı çeşmesi (Üstadın medresesin­in altındaki çeşme.) yapıldığı bir zamanda Üstad ve biz (Şemi, Süleyman, Mustafa Çavuş, Ahmet Çavuş, Abbas Mehmet) namaz kıldık. Tesbihatta­n sonra dua için elimizi kaldırdık. Üstadımız yağmur duası etti. Kur’an’ı şefaatçi yaptı. Birden o güneş altında her birimizin ellerine yedi sekiz damla yağmur düştü. Elimizi indirdik, yağmur kesildi. Bu hale hayret ettik. O vakte kadar yirmi otuz gündür yağmur gelmemişti. Yalnız o yağmur duası anında dua eden her ele yedi sekiz damla düşmesi gösterdi ki bunda bir sır var. Üstadımız dedi ki: ‘Bu bir işaret-i İlahiyedir. Cenab-ı Hakk manen diyor ki, ‘Ben duayı kabul ediyorum fakat şimdi yağmur vermiyorum. Demek sonra sure-i Yasin şefaat edecek.’

“Nitekim öyle olmuştur. Elhasıl Isparta’da tüm kardeşleri­mizin umumi rahmet içindeki Risale-i Nur’un bereketine dair dava ettikleri hususiyeti bu iki kuvvetli delil ile tasdik ediyoruz.” (Barla’da Şemi, Mustafa Çavuş, Bekir Bey, Muhacir Hafız Ahmet, Süleyman; Barla Lahikası)..

GARIP BIR HADISE..

Biz yıllar sonra, Barla’da arkadaşlar­la birlikte Üstad’ın medresesin­e giderken yolda bulunan kafede biraz oturalım diyerek yukarıda geçen enteresan mektubu okuduk. O sırada gelen orta yaşlı birisi mektubu dinlemeye başladı. Ders bitince o gelen zata “Siz güzel dinlediniz. Sizin isminiz nedir?” diye sorunca, “Benim ismim Şemi” dedi. Hayretle bir benzerlik var diye düşünerek “Biz Şemi efendiyle çok uzun yıllar önce görüştük” deyince. “Evet o benim dedemdi.” dedi.

Allah rahmetiyle muamele etsin. Bizleri şefaatleri­ne mazhar eylesin.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye