IMAN VE HÜRRIYET HAREKETI
Bediüzzaman’ın inanç ve fikir temelleri üzerine bina ettiği hizmeti bir cihetiyle bir“iman ve hürriyet hareketi” olarak tarif etmek de mümkün. Esas itibarıyla sarsılan imanların tahkim ve takviyesini öngören bu hizmet, sağlam bir temele dayalı olarak güçlendirdiği imanların fıtrî neticesi olarak hürriyet şuurunu da muhkem hâle getiriyor.
Onun içindir ki Bediüzzaman ve ondan tam ders almış talebeleri hem iman, hem de hürriyet kahramanlarıdır.
Nitekim Risale-i Nur hareketinin tarihçesi bu gerçeğin sayısız örnekleriyle doludur. En başta Üstad, en ağır ve dayanılmaz baskı ve tazyikler karşısında bile hiçbir şekilde boyun eğmedi ve “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” diyerek örnek bir hürriyet mücadelesi verdi.
Vefatından sonra talebeleri de aynı çizgide yürüyüp, iman ve hürriyet mücadelesinden asla vazgeçmediler.
Bu yüzden, çeyrek asırlık tek parti döneminin hışmını en fazla üzerine çekenler nasıl Bediüzzaman ve talebeleri olduysa, tek parti kafasının eseri olan ihtilâl dönemlerinde de Nur Talebeleri birinci hedef seçilip mağdur edildi.
27 Mayıs’ta da, 12 Mart’ta da, 12 Eylül’de de hep böyle oldu. Evlerde yapılan Risale-i Nur sohbetleri basıldı, tefsir okuyup sohbet eden insanlar gözaltına alındı, tutuklandı, yargılandı ve büyük bir çoğunlukla da beraat etti.
Ve sonuçta, Bediüzzaman’a ve Nur Talebelerine açılan 2000’i aşkın davanın beraatle neticelenmesi, dünya adalet tarihine “benzeri görülmemiş bir rekor” olarak geçti.
İşte bu süreçte, Bediüzzaman’ın “Risale-i Nur’u matbuat lisanıyla konuşturmak zamanı geldi veya gelecek” sözünde dile getirdiği hasreti tahakkuk ettirme misyonuyla yola çıkan ve 54 yılı aşkın süredir bu yoldaki gayretini aralıksız devam ettiren gazetemiz Yeni Asya’nın ayrı ve özel bir yeri var.
Kurulduktan hemen sonra 12 Mart anaforuna yakalanan Yeni Asya, bilhassa 12 Eylül döneminde çok ağır ve ciddî darbeler aldı, kapatıldı, dahilî fitne ve kargaşalarla mücadele etmek durumunda bırakıldı ve ayrıca bunlar yetmiyormuş gibi çok ağır ekonomik ambargolara muhatap kılındı. Ama Yeni Asya 12 Eylül’e de boyun eğip teslim olmadı, susmadı, hak bildiği yoldaki tavizsiz yürüyüşünü devam ettirdi. Keza 28 Şubat ve 1520 Temmuz süreçlerinde de.
Şahs-ı manevînin Risale-i Nur prensipleri çerçevesinde istişarelerle ortaya koyduğu bu muhkem duruş, dünya durdukça aynı kararlılıkla devam edecek inşaallah.