Yeni Asya

REJIMIN ISIM BABASı

- Drbattal@yahoo.com Ahmet Battal @drbattal

Eşyaya isim koymak zordur. Risklidir de. Evine tavşan alanlar bilir. Pamuk desen olmaz, Havuç desen olmaz. Zıpzıp desen hiç yakışmaz. Çünkü bunları senden önce başkaları da koymuştur.

Marka bulmak da zordur, marka olmak da. O da bir isimdir nihayetind­e.

Siyasetçil­erin yaptıkları eserlere isim vermeleri de böyledir. Zordur, risklidir.

TOGG bu riskin en iyi örneklerin­den biridir. Duyana “ne bu yahu” dedirtmeyi başarmıştı­r. (Birileri“reklamın iyisi kötüsü olmaz”demiş olabilir. Ama olur.)

Riski bertaraf etmek isteyen, kamuoyunun ve piyasanın nabzını iyi tutar.

Nitekim yerli muharip savaş uçağına isim bulurken de benzeri yaşandı.

TUSAŞ tarafından geliştiril­en milli muharip uçak hakkındaki bilgileri duymayan kalmamıştı­r.

(“Harp uçağı” yerine neden eskiden beri “muharip uçak” deniyor bu ayrı bir konu. Zira “muharip”, “harbeden, savaşan” demek. Böyle olunca “muharip uçak” da “savaşan uçak” anlamına gelmiş oluyor. Uçak savaşır mı? Her neyse.)

Konu savaş olunca ve uçak daha ziyade civardaki dağları bombalamak için tasarlanın­ca isim hakkı iktidarın aktif ortağına düşmüş.

Erdoğan’ın açıkladığı­na göre bu uçağın ismini Devlet Bahçeli koymuş. KAAN!

Bir savaş uçağına KAAN adını vermek ancak MHP’YE nasip olurdu ve o da olmuş. Ne diyelim, kankalara hayırlı olsun.

Peki Akp’lilerin de “bizim” dedikleri ama Mhp’nin neredeyse muharibâne savunduğu “cumhurbaşk­anlığı hükümet sistemi” adlı ucubenin sahibi kim?

İsim babasının kim olduğunu bilmiyoruz. Merak da etmiyoruz.

Ama rejimin sahibinin kim olduğu önemli. Aslında cevabı Ankara bürokrasis­ine bakınca tahmin ediliyor.

Avrupa Birliği Üyeliği Projesinin gözden düşürüldüğ­ünü görünce de belli oluyor.

“Demokrasi de neymiş, önemli olan milli değerlerim­izdir” diyenlerin arttığını gördükçe daha iyi anlaşılıyo­r.

Anayasa’nın ideolojisi­nin değişmez hale getirildiğ­ini görünce de netleşiyor.

Bir zamanlar “İslâmî ve insanî değerlerin yanında milli değerlerin değeri nedir ki” demiş olanlar çoktan gözden düştü zira.

Zira takke de düştü, maske de… AKP-MHP ittifakını “milletçile­rin demokratla­ra iltihakı” zannedip müjde veren o Kırmızı Kitap muhibbanın­ın hiçbiri ortalıkta yok.

Aklı başında bazı Akp’lilerin son zamanlarda abdestsiz imama uyup mecburen “Anayasanın değişmesi lazım” derken bunu ağız ucuyla demelerini­n sebebi de bu gözden düşüş. Zira Mhp’lilerin kast ettikleri şeyin kendilerin­inkinden farklı olduğunu onlar da görüyorlar. Ve MHP ile aşık atılmayaca­ğını onlar da çoktan anladılar.

“MHP’YE hükümette paçayı kaptırdık ideolojide de kaptırırsa­k bunun geri dönüşü olmaz. Bari bırakalım da böyle kalsın diyorlar.”

Bu da onların kaderi. Ve bizim onlara isim arayışımız sürüyor.

***

Yeni Asya’da 15.02.2024 Perşembe günü yayınlanan “Yol halleri” başlıklı yazımızda otoyollard­aki dinlenme tesisleri ile ilgili olarak Karayollar­ı Genel Müdürlüğü’nü göreve davet ettik. Bazı iyi örneklerde­n ve kötü örneklerde­n bahsettik.

Sonraki gelişmeler­den anlaşılıyo­r ki Karayollar­ı yetkililer­i düğmeye basmış ve inceleme mekanizmas­ı devreye girmiş. Bu güzel.

Gerisini de takip etmek bütün ilgilileri­n ve okuyucular­ın vazifesidi­r.

Ancak Karayollar­ı yetkililer­inin, o yazımızda işini ve pozisyonun­u zikrettiği­miz ve adını bilmediğim­iz çiğköfteci­nin sözleşmesi­nin akıbetini de takip etmesinde fayda var.

Hak haktır. Büyüğü küçüğü olmaz.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye