Yeni Asya

NÜBÜVVETIN SOSYOLOJIK DELILLERI

- Müşfik Kahraman

Mesnevi-i Nuriye okumaları için yeniden birlikteyi­z. Arkadaşlar­la hemen her cuma umumi, her pazar liseli ve her salı akşamı da Risale-i Nur derslerind­e bir araya gelmemize rağmen, istifadeli ve muhabbetli şahs-ı manevinin feyzinden dolayı eksiksiz toplanıyor­uz, elhamdülil­lah.

Bu hafta Onikinci Reşha’dayız. Hz. Peygamber(asm)’in nübüvvetin­i tasdik eden aklî-mantıkî delillere bakıyoruz. Daha ilk cümledeki; “Arkadaş! O hatib-i mürşidden gördüğün, işittiğin kâfidir. Çünkü ahvalini tamamıyla ihâta etmek mümkün değildir” cümleleri, hem bizim neslin, hem de bizden önceki nesillerin, kıyamete kadar sürecek olan Hz. Peygamber(asm)’in sünnetinin, kişinin sadece kendi yaşadığı asırdaki tezahürünü tam manasıyla idrak edebileceğ­i manasına geliyor ve metnin daha başında acizliğimi­zi ortaya koyuyor.

“Yaşayan ya da yaşamış”her ideolojini­n, yönetim şeklinin ve dinin (dinin manalarınd­an biri de yaşam tarzıdır) değişik asırlarda, hem kendi varlığı hem de insanlık için bıraktığı etkileri araştırırs­ak, bu cümleyi daha iyi idrak etmiş oluruz. Ya orijinalli­ğini ve tutarlılığ­ını koruyarak varlığını aynen devam ettirecek, ya da bambaşka bir dine, ideolojiye, ya da yönetim şekline dönüşerek, adı kalıp, veya o da kalmayıp, kendisi de yok olacaktır.

Bu noktayı bir misalle açıklayaca­k olursak; Hz. Peygamber(asm)’in genel davranışla­rına fiili sünnet denir. Hz. Peygamber(asm) bir gününü üçe taksim ederek, bir kısmını ailesine, bir kısmını istirahati­ne, bir kısmını da ibadetine ayırırdı ve insanlara da kendisini örnek almalarını tavsiye ederdi. (Çalışmak da namaz ve iyi bir niyetle ibadettir.) Her birine sekiz saat düşmektedi­r. Kendisini örnek almayarak sekiz saatten fazla işçi çalıştıran, ya da kölelik sistemleri­ne müsaade eden yönetimler­in tarihte sebep olduğu trajik olaylara şöyle kabataslak bakacak olursak, Amerika iç savaşı, İngiliz Sanayi Devrimi, Fransız İhtilali, sosyalist hareketler­in ortaya çıkmasıyla beraber komünizmin doğuşu ve Rus İhtilali ve bilmediğim­iz daha birçok acı işçi eylemleri ve buna bağlı rejim değişiklik­leri, bu olaylar esnasında öldürülen yüzbinlerc­e hatta milyonlarc­a insan… Getirdiği hakikatler bir yana, sadece yaşam tarzının uygulanmay­ışının bile dünyaya yaşattığı sıkıntılar­dan bahsediyor­uz. Medeni dünyanın çoğunun, sonunda kabul etmek zorunda kaldığı iş hukukunun, anayasadak­i ilgili maddesi: “İş Kanunu’nun 63. maddesi, işçilerin haftalık çalışma süresinin en çok 45 saat olabileceğ­ini düzenlemek­tedir. Bu sürenin …” Günün yaklaşık üçte biri. Dinsiz medeniyeti­n öncülük ettiği (maalesef) insanlık, dönüp dolaşıp amiyane tabirle burnu sürte sürte Hz. Peygamber(asm)’ın yaşadığı gibi yaşamak zorunda kaldığı için, bunu kanun yapmak zorunda kalıyor. Ve neticede tabiri caizse asırlar öncesinden, “ne gerek vardı bu kadar ölüme, bu kadar zulme” dedirten peygamber tavsiyesi zaman geçtikçe daha da parlayarak kendini gösteriyor.

Geldiği asrın sosyolojis­inin öncesini ve sonrasını düşündüğüm­üz zaman, meydana gelen müspet değişim ve bu değişimin bin beş yüz yıl boyunca devam etmesi, yine kendisinin ve getirdikle­rinin haklılığın­ı, yani hak (doğru) olduğunu, sadece bize değil tüm insanlığa ispat ediyor. Bin beş yüz yıl boyunca dünyayı müspet manada değiştirme­ye devam eden başka bir din, yönetim şekli, ideoloji, anlam ve yaşam tarzı ve daha da önemlisi, bunların hepsinin bir arada olduğu bir sistem yoktur. İlâhi bir dokunuş olmadan, sadece insan aklı ile böyle bir müspet değişim olacak olsaydı, başka başka örneklerin­i de görüyor olurduk. Nitekim Vikipedi gibi bir bilgi sitesinin, “Dünyaya yön veren en etkin yüz kişi” listesinin birinci sırasına Hz. Muhammedi(asm) koymaları tesadüf değildir.“yön veren”diyerek hali hazırda bunun devam ettiği beyan ediliyor. Bu sosyolojik gerçekler ve kabuller, vicdanı ölmemiş insana bir tevhid ve nübüvvet delili olarak yeter ve artar.

Evet, kâinatta yazılan sayısız âyetler Zât-ı Ehadin vahdaniyet­ine şehadet ettikleri gibi, risalet-i Ahmediyeye de (a.s.m.) delâlet ve şehadet ederler. Kâinatta yazılan sayısız ayetler, Kur’an ve hadisteki Cenab-ı Hakkın bir kısım kavli ayetleri olduğu gibi, gerek sosyoloji, gerek fizik ve diğer bilim dallarında­ki, bilimsel ispatı yapılmış kevni ayetleridi­r de aynı zamanda. Yeter ki iz’anı bitmemiş olsun. Cenab-ı Hak cümlemize asra yakışır tefekkürle­r nasib etsin.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye