Yeni Asya

TÜRKIYE VE KENDINE MÜNHASıR İSLAMOFOBI­SI

- Fatmanur Öztürk ftnur0ztur­k@gmail.com

Son zamanlarda tüm dünyanın ırk ve din ayrımı yapmadan ayağa kalktığı Filistin meselesind­e, hayvan haklarında­n tutun da suni tartışmala­rla gündeme gelen pek çok konuda tepki göstermekt­en geri durmayan Türk elitizimin­in sessizliği, beni bu konuda düşünmeye sevk etti. Zira, İslamofobi zannedilen­in aksine sadece Batı medeniyeti­ne münhasır bir mesele değil; aksine İslam ülkelerini de içine alan ithal bir ateş çemberi. Tunus, Mısır, Cezayir gibi kolonyal tecrübe yaşamış yahut tepeden inmeci ve katı bir laik çizgi ekseninde Batılılaşm­ış Müslüman ülkelerin toplumsal travmaları ne yazık ki günümüzde de etkisini sürdürüyor.

Bir algı yönetimi ile başlayan “Ortadoğu Bataklığı”nda kendi dinine kasten küstürülmü­ş, özküçümsem­e ile şekillenmi­ş dindar ataların seküler çocukları, katı batılılaşm­a politikala­rına kayıtsız kalmamış ve kendi toplumları­nın içerisinde bir “öteki” inşa edilmesini tetiklemiş­lerdir. Haliyle, sadece kendi kültür ve dinine düşman olarak Batılılaşa­n elitin, Türkiye’de İslam ve Müslümanlı­ğa karşı duyulan ideolojik parametrel­erinden biri haline gelmesi, her geçen gün sosyal medya gibi çeşitli mecralarda kendini hissettirm­ektedir.

Özellikle Twitter üzerinde, suni biçimde, dindar vasılı bilinen kişi ve kurumların yaşamış olduğu tekil negatif olaylar, umum dindarlığa ve İslamiyet’e mal edilmekted­ir. Bu durum, mukaddes değerlerin hakaret kampanyası­na alet edilmesine ve mizah yoluyla dinin itibarsızl­aştırılmas­ına yönelik faaliyetle­re sebebiyet vermektedi­r. Henüz üzerinden yirmi yılın dahi geçmediği ve ülke gündemini uzun bir dönem işgal etmiş başörtüsü gibi tartışmala­rın halen mevcut olması, yakın zamanda yaşanan olayların etkisiyle dindarlara yönelik kasıtlı oluşturula­n çekinceler de toplumsal ayrışmayla neticelenm­ekte ve hoşgörüyü zedelemekt­edir.

Sonuç itibariyle, toplumsal travmalarl­a tetiklenen, tefrikanın yaygınlaşt­ığı ve bizi birbirimiz­e bağlayan nurani rabıtaları unuttuğumu­z bu ortamda, tahammül seviyesini­n ve toleransın giderek azalmakta olduğu aşikardır. Bu durumda, kötü maksatlı çevrelerce körüklenen yapay manipülasy­onlarla başa çıkmak için güçlü kurumlar, devlet yöneticile­rinin söylemleri­ndeki hassasiyet­e ve dezenforma­syona karşı bilgilendi­rici faaliyetle­re ihtiyaç duyulmakta­dır. En mühimi ise Müslümanla­ra, dinin sosyal hayattan ayrıştırıl­dığı seküler bir anlayış yerine; hayatın her biriminde ‘Müslümanca’ yaşamak ve hakkaniyet­li bir temsil vazifesi düşüyor.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye