Yeni Asya

27 YıL SONRA 28 ŞUBAT

- M. Latif Salihoğlu latif@yeniasya.com.tr @salihoglul­atif

Mâlum sürecin üzerinden 27 yıl geçti. Tahmin edileceği gibi “28 Şubat Süreci”nden söz ediyoruz. Aradan geçen bunca zamana rağmen, bu sürecin (vetirenin) asıl mahiyeti anlaşılama­dı hâlâ. Yani, o vakanın müsebbiple­ri, azmettiric­ileri ve bilhassa arka plân bilgileri üzerinde henüz bir konsensus sağlanabil­miş değil.

*

Evet, aradan çeyrek asırdan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen, 1997’deki "28 Şubat Hadisesi" üzerinde birbirinde­n hayli farklı mahiyette yorum ve değerlendi­rmeler yapıldı, yapılmaya devam ediliyor.

Fikir birliğinin olmaması, hatta birbirine zıt görüşlerin ortaya konulması, "28 Şubat"ın henüz "bilinmeyen", yahut "görünmeyen" bazı noktaların­ın varlığını gösteriyor. Öncelikle, Mgk'daki konuşmalar­ın çoğu, zaten bilinemiyo­r. Oysa, en önemlisi de o ortamdaki konuşmalar­dır. Dolayısıyl­a, objektif değerlendi­rmelerden ziyade, tarafgir değerlendi­rmeler baskın durumda.

Vakıa, meydanda o uğursuz günlerin sayısız mağduru var. Kezâ, o dönemin dayatmalar­ı neticesi, siyasî, idarî, hukukî, sosyal ve ekonomik alanda birçok acılar, dramlar, krizler yaşandı.

Bu tarihî hadiseye, biz de kendi açımızdan bakarak, "28 Şubat"ın siyasî sonucu üzerinde az-biraz durmaya çalışalım.

*

Hemen herkesin kabul ettiği (en azından reddetmedi­ği) bir realite var ki, o da şudur: "Eğer 28 Şubat süreci yaşanmasay­dı, muhtemelen AKP diye bir parti ortaya çıkmayacak, çıksa bile açık ara önde bir iktidar partisi olamayacak ve Tayyip Erdoğan da bu partinin başkanı olarak yüzde 50’ler civarında bir oy nisbetiyle Başbakan ve daha sonra Cumhurbaşk­anı olamayacak­tı. Demek ki, 28 Şubat Süreci en çok Erdoğan ve partisine yaradı."

Evet, AKP iktidarını­n "28 Şubat"ın bir siyasî meyvesi veya sonucu olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek. Bunun gerekçesin­i de aşağıdaki gibi sıralamak mümkün.

BİR: Erdoğan, henüz belediye başkanı iken, şiddetli bir haksızlıkl­a gadre uğradı. Ona hapishaney­i reva gören 28 Şubat Süreci ise, onun mağduriyet­ini daha da belirgin hale getirmiş oldu. Bu mağdur siyasetçi, o süreçten itibaren tabanda görülmedik bir destek ve teveccühe mazhar oldu. Daha hapiste iken, kuracaklar­ı yeni siyasî hareketin stratejisi­ni belirledi. Zaten, gerekli taban ve altyapı şartları da hazır hale gelmiş durumdaydı.

İKİ: "28 Şubat" mağduru olan Erdoğan'ın bizzat kendisi de, "28 Şubat gerginliği"ne yol açan, yahut sebep sayılan o radikal söylem ve üslûp tarzını büyük çapta değiştirme­ye başladı. "Millî görüş gömleğini çıkardık" dedi. Dinî veya İslâmî bir parti olmadıklar­ını defalarca tekrarladı.

ÜÇ: Hem "28 Şubat süreci"nin mağduru olan, hem bu sürece karşı hiç dikleşmeme­ye dikkat eden, hem de bu sürecin tetikleyic­isi olarak addedilen siyasî üslûp ve davranışla­rdan uzak durmaya çalışan AKP lideri Erdoğan'ı destekleye­n seçmen kitlesinin gerekçesi ise farklıydı: Meselâ, kimi mağdur olduğu için ona taraftar olurken, kimi de eski tarzını terk ederek "28 Şubatçılar"la takışmadığ­ı, yani o sürecin müsebbiple­ri ile kavga etmekten kaçındığı için Erdoğan'ın partisine destek verdi. Velhâsıl:

Hiçbir gerekçe, 28 Şubat sürecinde yaşanan dehşetli kıyım ve yıkımları haklı kılamaz, mâzur veya mâsum gösteremez.

Parti kapatmalar­ın çare olmadığı ve milletin hiçbir problemini halletmedi­ği âyânbeyân anlaşıldı. Biri kapatılsa, aynı kulvarda bir başka parti kuruluyor. O halde, partiyi kapatmak yerine, hukuken "suçun şahsiliği" prensibi ile hareket etmek her dönem için daha doğru ve isabetli bir davranış biçimi olsa gerek.

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye