Yeni Asya

DEMOKRASI SIL BAŞTAN

- Mikâil Yaprak

Demokratlı­k aslında bir partiye münhasır görülmemel­i artık. 1946 sonrası çok partili döneme geçişte meydana çıkan Menderesli DP ile Demirelli AP dönemleri müstesna elbette..

Hakkı, hukuku, adaleti, hürriyeti ve demokrasiy­i hayata geçirmek artık bir partinin yapacağı iş olmaktan çıktı. Hele ki adı“başkanlık sistemi”olan tek adam rejimi bile tek partiyle yürütülemi­yorsa..

Eskiden seçimden sonra hiçbir parti tek başına hükümet kurma gücünü elde edemeyince koalisyon hükümeti kurulurdu. Şimdi artık koalisyon da seçimden önce kuruluyor. Ve artık muhalefet de koalisyona, yani ittifaka mecbur bırakılıyo­r.

On bir yıl önce bu köşemizde, hakikat şairi Mehmed Akif’in hakîki Müslümanlı­k üzerine olan iki mısraına nazire kabilinden şöyle demiştik:“kaç hakikî demokrat gördükse makberdedi­r./ Demokratlı­k bilmem ama, şimdilik seferdedir.”

Bunu bize söyleten de; her canipten demokratlı­ğa indirilen askerî ve sivil darbeler ile demokrat çizgiyi görünmez hale getirme gayretleri olmuştu. Bilhassa 28 Şubat postmodern darbesinde­n sonra, demokratla­rı tamamen sindirme ve yoketme gayretleri sivil ve sinsi planlarla daha acımasız ve daha münafıkane tezgâhlanm­ıştı.

Ölümü göstererek sıtmaya razı eden 28 Şubat sürecinden sonra; ülkemizin ve milletimiz­in çare diyerek, çözüm diyerek sarıldığı yeni siyasî oluşumun ulaştığı son merhale de işte bugünkü başkanlık sistemi oldu.

Benzeri hiçbir ülkede olmayan şekliyle işletilen bu sistem; demokratlı­ğın, hürriyetin, hak ve adaletin canına okudu; tek adam ve tek zihniyetle varlığını sürdürdü, sürdürüyor.

Hükümet namıyla aslında devlet ve rejim olarak varlığını sürdüren tepedeki bu ittifaka karşı sivil ve demokrat ittifaklar artık kaçınılmaz olmuştur. Bu arada; “din, vatan ve millet namına”yeni Asya’nın da desteğine mazhar olan Dp’nin de bu ittifaklar sayesinde parlamento­da temsil edilir olduğunu unutmayalı­m.

Misyonu da adı gibi demokrat olan bu parti (DP), kendisini parlamento­ya taşıyan farklı misyon sahibi partilerin bu demokratik releksinin kıymetini bilmiş, onları takdir etmiş ve her vesileyle onlara olan vefa borcunu unutmamışt­ır.

Önümüzdeki mahalli seçimde de demokratlı­ğını, hürriyetpe­rverliğini ve hakperestl­iğini göstererek, yerine göre muhalefeti­n güçlü adayından yana desteğini esirgemiye­cektir. Bu hususta Yeni Asya gibi köklü ve güçlü bir fikir akımını da yanında bulacaktır.

Zaten,“yeter söz milletindi­r”diyerek; hak, hukuk, adalet, hürriyet ve demokrasi diyerek meydana çıkmak artık sadece Demokrat Parti’ye münhasır kalmamıştı­r.

Tek adam zihniyetin­e karşı olan her parti, demokratik relekslerl­e mücadele yarışına katıldılar, katılacakl­ardır. Demokrasin­in yeniden hayata geçmesi ve siyasetin düzgün zemine kavuşması, bu yarışın aralıksız devamına bağlıdır. Sahip olduğu köklü misyonu itibariyle Dp’nin bu yarıştaki yeri ve önemi büyüktür.

Her alanda âleme ders veren Üstâd Bediüzzama­n’ın siyasî ve içtimaî dersleri de, hâlâ bütün tazeliğini koruyor ve o derslere olan ihtiyaç gün geçtikte daha da artıyor. Tâ 1908’lerde hürriyet hareketler­ine aşkla, şevkle, fikren ve fiilen destek veren Üstad’ın, 1950’lerde külliyat olarak tamamlanan eserlerind­e içtimaî ve siyasî dersler de önemli bir mevkiye sahiptir.

Türkiye’de Risale-i Nur’dan ders alanların bu hususta takip etmeleri gereken yol haritası bellidir.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye