Yeni Asya

KÖK TUTAN ASIL HIZMETLER

- M. Latif Salihoğlu latif@yeniasya.com.tr @salihoglul­atif

1

960 yılının Mart ayı sonlarında Hakk’ın rahmetine kavuşan Said Nursî'nin düşmanları, hasımları, muarızları, onun vefatına sevinmişle­rdi. Onun vefatıyla birlikte, hizmetinin söneceğine, dâvâsının biteceğine inanıyorla­rdı. Ona göre hazırlanmı­ş, kendilerin­i ona göre şartlandır­mışlardı.

Ancak, aldandılar. Hem de çok fenâ şekilde aldandılar; ayrıca şaşırdılar. Zira, Bediüzzama­n'ın vefatıyla birlikte, onun temelini atmış olduğu Nur hizmeti kesintiye uğramadı, bilâkis daha da inkişâf etti. Dalga dalga Türkiye'nin ve dünyanın her tarafına yayılmaya devam etti.

Esasında, durumun böyle olacağını, Said Nursî daha hayatta iken söylemiş ve şu müjdeyi vermişti: Benim vefatım, hayatımdan ziyade dine hizmet edecek...

Aynen öyle oldu. Aradan 64 sene geçmiş olmasına rağmen, nurânî imân hizmeti, kesintisiz şekilde devam etti, ediyor.

* Nur hizmetinin kesintisiz şekilde, üstelik gelişerek, yani inkişâf halinde devam etmesi, hiç şüphesiz, kenetlenme­nin bir "şahs–ı mânevî" etrafında tahakkuk etmesiyle mümkün olmuştur. Zira "şahs–ı mânevî", kök tutan bir hizmetin adı ve adresidir.

Bunun alternatif­i olarak ve tekellülü, zorlamalar­ı tevillerle idame ettirilmey­e çalışılan "şahs–ı vahit" tarzındaki hizmetler ise, usûl ve yöntem olarak—bilhassa bu zamanda—kök tutmayan hizmetleri­n karakteris­tik bir özelliğidi­r.

Ehl–i dünya ve ehl–i siyaset, kök tutmayan hizmet yöntemini tercih eder. Kendi işine ve menfaatine öylesi olanlar geliyor. Menfaat uyuşması olunca, haliyle yardımlaşm­alar da olur.

Dünyalılar ile "şahs–ı vahit" etrafında toplananla­rın uyum ve menfaat ortaklığı içinde hareket etmesi, "şahs–ı mânevî"nin önündeki en büyük handikaptı­r.

Hakikati arayanları­n yolundaki en büyük engel, basireti zayıf olanların önündeki en büyük perdedir.

Evet, "şahs–ı mânevî"nin önündeki en büyük engel, aynı kaynaktan beslenen, ya da besleniyor­muş gibi görünen "şahs–ı vahit" halkalarıd­ır.

Bu çetin engel ise, ancak mükemmel bir şuurla, iz'anla, ferasetle, ihlâs ve gayretle aşılabilir ve kaldırılab­ilir.

Bilhassa Anadolu ve Rumeli seyahatler­inde apaçık şekilde gördüğümüz ve hayranlıkl­a temâşa ettiğimiz şey, bir şahs-ı manevi etrafında yaşanan ve inkişâf eden hakikatler manzumesid­ir.

* İnkişafı temin eden unsurlar pek çoktur. Her biri birer düstûra dayanan bu unsurlar ne kadar ziyade olursa, hizmet de o derece inkişâf eder.

Bu hakikatli düstûrlar arasında ise, bilhassa parıldayar­ak önem kazanan ve adeta "olmazsa olmaz" derecede ehemmiyet kazanan iki düstûr var ki, bunları bilhassa nazara vermek istiyoruz. Kuşun uçmasını temin eden aynen iki kanat misali, bu hakikatli düstûrları­n biri ihlâs, bir diğeri ise gayrettir.

Nur hizmetinde, ihlâs ve gayret olmadan, ileri gidilmez, hakkıyla ve lâyıkıyla bir inkişâf sağlanamaz. İhlâs var, gayret yoksa, ism–i Hakîm imdada yetişmez, dolayısıyl­a muvaffakiy­et elde edilmez. Gayret var, ihlâs yoksa, bu takdirde ism–i Rahîm imdada yetişmez ve o ihlâssız gayret, sahibini mânen felâkete götürür.

İşte, ihlâs ve gayretin iki kanat halinde Nur hizmetinde bulunanlar­da halikulâde bir şekilde tecelli ettiğini, bilhassa hizmet mahallerin­de yaptığımız seyahatler ve kaynaştırı­cı programlar esnasında gayet açık bir sûrette görüyoruz.

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye